Rampa TDK, Türk Dil Kurumu isim (ra'mpa) İtalyanca rampa 1 . Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay d...
Rampa
TDK, Türk Dil Kurumu
isim (ra'mpa) İtalyanca rampa
1 . Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya bakılırsa yokuş olan kısmı:
2 . Bilhassa istasyonlarda, vagonlara eşya yüklemek ya da boşaltmak için meydana getirilen, ambarın önünde bulunan set:
3 . Bir vagonu raya sokmak ya da raydan çıkarmak için kullanılan vasıta.
4 . (askerlik) Füzelerin havaya fırlatılmak için üzerine yerleştirildikleri eğik destek.
5 . (denizcilik) Bir geminin bir başka gemiye, dubaya, iskeleye ya da sala değecek halde yanaşması.
6 . (denizcilik) İki ağacı ya da takozları birbirine kenetlemek için kullanılan, uçları eğriltilmiş ve sivriltilmiş demir çubuk.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya bakılırsa yokuş olan kısmı:
"Tren, rastgele bir bölgelere gidiyor, rampalarda, ufak istasyonlarda saatlerce duruyordu."- R. N. Güntekin.
2 . Bilhassa istasyonlarda, vagonlara eşya yüklemek ya da boşaltmak için meydana getirilen, ambarın önünde bulunan set:
"Birimiz istasyon rampalarında yan gelirken birimiz yokuşlarda çabalar."- A. N. Asya.
3 . Bir vagonu raya sokmak ya da raydan çıkarmak için kullanılan vasıta.
4 . (askerlik) Füzelerin havaya fırlatılmak için üzerine yerleştirildikleri eğik destek.
5 . (denizcilik) Bir geminin bir başka gemiye, dubaya, iskeleye ya da sala değecek halde yanaşması.
6 . (denizcilik) İki ağacı ya da takozları birbirine kenetlemek için kullanılan, uçları eğriltilmiş ve sivriltilmiş demir çubuk.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- rampa etmek
Rüyada Rampa Görmek
RAMPA a. (fr. rampe).
1. Bir yapının, düzenlenmiş bir yerin (park, bahçe vb.), değişik düzeylerde bulunan iki kısmı içinde gidiş gelişi sağlamak için yapılmış eğik düzlem: Bir garajın rampası. Bir parkta, terasa giden rampa.
2. Çıkış yönünde göz önüne alınan eğimli kara ya da demiryolu. (Bk. ansikl. böl. Bayınd.)
3. Rampa etmek, bir kimseden söz ederken, çağrılmadığı halde bir başkasının içki masasına pişkin bir tavırla oturmak (arg.).
*Aktar. Yola bakılırsa daha yüksek düzeyde olan ve bir karayolu taşıtına ya da bir vagona aynı düzeyde yük yüklemeyi elde eden, çoğu zaman kâgir olarak yapılmış set. |j Ayarlanabilir rampa, yükleri bir nhtımdan bir kamyon ya da vagona (ya da bunun tersi) güvenli bir halde aktarmayı elde eden rampa.
*Anat. Kulakdavulu, dalız rampası, içkulaktaki salyangozun, helikotrema vasıtasıyla ilişkide oldukları koklea tepesi haricinde, birbirinden sarmal lamina ve zar labirentle ayrılan ve perilenf içeren iki kısmından her biri. (Kokleanın tabanında, oval pencereyi kapatan üzenginin tabanı ile yuvarlak pencere zarı, sırasıyla, dalız rampası ile kulakdavulu rampası arasındaki “pencere mekanizmasını" sağlar.)
*Bayınd. Çekme rampası, hafifçe bir eğimle su altına inen dolgu toprak. || Yaklaşma rampası, bir sanat yapısına, bir rıhtıma, bir kattan oluşan kavşağa vb. ulaşan eğimli yol.
*Denize. Vapur kızaklarına yerleştirilen takozları birbirine kenetlemede kullanılan uçları sivri, U biçiminde demir. || Bir geminin yanaşmasına elverişli olmayan bir kıyıya yerleştirilen ve geminin karayla bağlantısını elde eden duba ya da sal. || Rampa etme, bir tekneyi, başka bir tekneye ya da iskeleye yanaştırma.
*Dy. Bir hattın ayırtedici rampası, hat üstünde bulunan ve kurbaların niçin olduğu direnç göz önüne alınarak bir iki birim yükseltilen rampa. || Yükleme rampası, hareketli bir köprü yardımıyla vagonlara yükleme hayata geçirmeye olanak veren rampa. || Yükseltme rampası, çift olarak kullanılan ve yoldan çıkmış bir demiryolu taşıtını yeniden hat üstüne oturtmayı elde eden kaldırma aygıtı.
*Esk. denize. Rampa baltası, rampacıların kullandığı, iki tarafı keskin kısa saplı balta. || Rampa herbdsi, yelkenli cenk gemilerinde, borda bordaya meydana getirilen savaşlarda lombarları gözetlemekle görevli askerlerin kullandığı, ağaç saplı, süngü biçiminde tabanca. || Rampa manevrası, bir gemiyi, düşman gemisiyle borda bordaya getirmek için meydana getirilen manevra. (Bk. ansikl. böl.) || Rampa olma, eski deniz savaşlarında bir geminin, ele geçirmek istediği bir başka gemiye aborda olması.
*Havc. Bir pisti aydınlatmak için yerleştirilmiş projektörler dizisi. || Katapult rampası, bir katapultun durağan(durgun) kısmı.
*Mak. san. üstünde bir tekerciğin ya da mekanik bir düzeneğin çıkmış olduğu ya da indirilmiş olduğu eğik bölüm. || Kam rampası, bir kamda, iki eğri yayını birleştiren doğrusal bölüm.
*Sil. Fırlatma rampası, uçakları ya da özitimli mermileri, roketleri ve güdümlü mermileri fırlatmayı elde eden ve eğik düzlem halinde bir gövdeden meydana gelen durağan(durgun) ya da hareketli düzenek. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Bayınd. Bir rampada, yerçekimini yenmek için ihtiyaç duyulan çekme kuvvetinin, taşıtların en uygun kullanımına karşılık gelen sınırlar içinde kalması için, karayolu ya da demiryolu projelerinde gereğinde yolu uzatarak (dağ yollarında İaşeler, helisel tüneller vb.), boyuna eğimleri sınırlandırma yoluna gidilir Mühim karayollarında, rampalar çoğu zaman % 4-% 6 değerleri içinde tutulur, sadece dağlık kesimlerde, kimi süre % 10'u aşarlar.
*Demiryolu teknolojisinde klasik tasanmlı hatlarda en büyük rampalar 8-15 mm/m içinde değişmiş olur; dağ yollarında 50, hatta nadir olarak 90 mm/m'lik rampalar kabul edilir. Merkezi bir ray üstüne tesir eden kremayerli hususi makineler çoğu zaman 70 mm/m'yi aşan rampalarda kullanılır. (EĞİM.)
*Esk. denize. Rampa manevrası, çoğu zaman azca silahı bulunan tecim gemilerine hücum eden korsanlar tarafınca XVI. ve XVII. yy.'da uygulanmıştır. Buna karşılık, manevra kabiliyeti azca gemilerden oluşan filoların cenginde daha nadir olarak kullanılmıştır. Geminin rüzgâra bağımlılığını yok eden buharın ortaya çıkışıyla, bilhassa de Ferdinand Max'r Re d'ltalia'yı mahmuzladığı Lissa savaşı'ndan (1866) sonrasında rampa manevrası tekrardan ehemmiyet kazanmıştır. Fakat, uzun mesafeli savaşların bir sonucu olarak topun ve torpidonun gelişmesi bu cenk taktiğini ortadan kaldırdı, iki dünya savaşı süresince, borda manevraları çok hususi durumlarda, bilhassa de yüzeye çıkan denizaltılar tarafınca uygulandı.
*Sil. Çıkış sırasındaki tepkime eksikliği özitimli mermilerin temel ayırtedici hususi durumunu oluşturur; bu mermilerin fırlatılması için alev ateş silahlar gerekmez, yalnız rahat bir destek mermileri hedefe doğru yönetir. Bununla beraber, yeri terk etmeden ilkin büyük bir hız kazanması ihtiyaç duyulan V T'ler, fırlatma rampaları denilen gerçek beton pistler üstünden hareketli şaryolarla fırlatılırdı. Almanlar 1944'te Fransa'nın kuzeyine Ingiltere'yi bombalamak için toprak altına gömülü altmış kadar fırlatma rampası inşa etmişti. Günümüzde, yerden havaya Roland güdümlü mermisi ile yerden yere Plüton taktik nükleer güdümlü mermisini fırlatmak için AMX 30 tankının şasisi üstüne monte edilmiş fırlatma rampaları kullanılır.
1. Bir yapının, düzenlenmiş bir yerin (park, bahçe vb.), değişik düzeylerde bulunan iki kısmı içinde gidiş gelişi sağlamak için yapılmış eğik düzlem: Bir garajın rampası. Bir parkta, terasa giden rampa.
2. Çıkış yönünde göz önüne alınan eğimli kara ya da demiryolu. (Bk. ansikl. böl. Bayınd.)
3. Rampa etmek, bir kimseden söz ederken, çağrılmadığı halde bir başkasının içki masasına pişkin bir tavırla oturmak (arg.).
*Aktar. Yola bakılırsa daha yüksek düzeyde olan ve bir karayolu taşıtına ya da bir vagona aynı düzeyde yük yüklemeyi elde eden, çoğu zaman kâgir olarak yapılmış set. |j Ayarlanabilir rampa, yükleri bir nhtımdan bir kamyon ya da vagona (ya da bunun tersi) güvenli bir halde aktarmayı elde eden rampa.
*Anat. Kulakdavulu, dalız rampası, içkulaktaki salyangozun, helikotrema vasıtasıyla ilişkide oldukları koklea tepesi haricinde, birbirinden sarmal lamina ve zar labirentle ayrılan ve perilenf içeren iki kısmından her biri. (Kokleanın tabanında, oval pencereyi kapatan üzenginin tabanı ile yuvarlak pencere zarı, sırasıyla, dalız rampası ile kulakdavulu rampası arasındaki “pencere mekanizmasını" sağlar.)
*Bayınd. Çekme rampası, hafifçe bir eğimle su altına inen dolgu toprak. || Yaklaşma rampası, bir sanat yapısına, bir rıhtıma, bir kattan oluşan kavşağa vb. ulaşan eğimli yol.
*Denize. Vapur kızaklarına yerleştirilen takozları birbirine kenetlemede kullanılan uçları sivri, U biçiminde demir. || Bir geminin yanaşmasına elverişli olmayan bir kıyıya yerleştirilen ve geminin karayla bağlantısını elde eden duba ya da sal. || Rampa etme, bir tekneyi, başka bir tekneye ya da iskeleye yanaştırma.
*Dy. Bir hattın ayırtedici rampası, hat üstünde bulunan ve kurbaların niçin olduğu direnç göz önüne alınarak bir iki birim yükseltilen rampa. || Yükleme rampası, hareketli bir köprü yardımıyla vagonlara yükleme hayata geçirmeye olanak veren rampa. || Yükseltme rampası, çift olarak kullanılan ve yoldan çıkmış bir demiryolu taşıtını yeniden hat üstüne oturtmayı elde eden kaldırma aygıtı.
*Esk. denize. Rampa baltası, rampacıların kullandığı, iki tarafı keskin kısa saplı balta. || Rampa herbdsi, yelkenli cenk gemilerinde, borda bordaya meydana getirilen savaşlarda lombarları gözetlemekle görevli askerlerin kullandığı, ağaç saplı, süngü biçiminde tabanca. || Rampa manevrası, bir gemiyi, düşman gemisiyle borda bordaya getirmek için meydana getirilen manevra. (Bk. ansikl. böl.) || Rampa olma, eski deniz savaşlarında bir geminin, ele geçirmek istediği bir başka gemiye aborda olması.
*Havc. Bir pisti aydınlatmak için yerleştirilmiş projektörler dizisi. || Katapult rampası, bir katapultun durağan(durgun) kısmı.
*Mak. san. üstünde bir tekerciğin ya da mekanik bir düzeneğin çıkmış olduğu ya da indirilmiş olduğu eğik bölüm. || Kam rampası, bir kamda, iki eğri yayını birleştiren doğrusal bölüm.
*Petr. san. Yükleme rampası, tankerlerin ve sarnıç vagonlann hortumlarla bağlanarak akaryakıt yüklendiği, doldurma kolektörü ya da boru donanımı.
*Ziraat mak. Püskürtme rampası, pülve- rizatör memelerinin tespit edilmiş olduğu kanal sistemini taşıyan, çarmıklarla pekiştirilmiş metal iskelet. || Sulama rampası, destek sunar üstüne yerleştirilen, üstünde serpici sistemleri ya da delikleri bulunan, tarla ya da bahçeleri sulamada kullanılan uzun, büyük çaplı boru. (Büyük ziraat alanlarının sulanmasında, bir eksen çevresinde otomatik dönen ya da destek çarkları üstünde devinen bir motor yardımıyla belirli aralıklarla yer değiştiren rampalar kullanılır.)
*Demiryolu teknolojisinde klasik tasanmlı hatlarda en büyük rampalar 8-15 mm/m içinde değişmiş olur; dağ yollarında 50, hatta nadir olarak 90 mm/m'lik rampalar kabul edilir. Merkezi bir ray üstüne tesir eden kremayerli hususi makineler çoğu zaman 70 mm/m'yi aşan rampalarda kullanılır. (EĞİM.)
*Esk. denize. Rampa manevrası, çoğu zaman azca silahı bulunan tecim gemilerine hücum eden korsanlar tarafınca XVI. ve XVII. yy.'da uygulanmıştır. Buna karşılık, manevra kabiliyeti azca gemilerden oluşan filoların cenginde daha nadir olarak kullanılmıştır. Geminin rüzgâra bağımlılığını yok eden buharın ortaya çıkışıyla, bilhassa de Ferdinand Max'r Re d'ltalia'yı mahmuzladığı Lissa savaşı'ndan (1866) sonrasında rampa manevrası tekrardan ehemmiyet kazanmıştır. Fakat, uzun mesafeli savaşların bir sonucu olarak topun ve torpidonun gelişmesi bu cenk taktiğini ortadan kaldırdı, iki dünya savaşı süresince, borda manevraları çok hususi durumlarda, bilhassa de yüzeye çıkan denizaltılar tarafınca uygulandı.
*Sil. Çıkış sırasındaki tepkime eksikliği özitimli mermilerin temel ayırtedici hususi durumunu oluşturur; bu mermilerin fırlatılması için alev ateş silahlar gerekmez, yalnız rahat bir destek mermileri hedefe doğru yönetir. Bununla beraber, yeri terk etmeden ilkin büyük bir hız kazanması ihtiyaç duyulan V T'ler, fırlatma rampaları denilen gerçek beton pistler üstünden hareketli şaryolarla fırlatılırdı. Almanlar 1944'te Fransa'nın kuzeyine Ingiltere'yi bombalamak için toprak altına gömülü altmış kadar fırlatma rampası inşa etmişti. Günümüzde, yerden havaya Roland güdümlü mermisi ile yerden yere Plüton taktik nükleer güdümlü mermisini fırlatmak için AMX 30 tankının şasisi üstüne monte edilmiş fırlatma rampaları kullanılır.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR