SEVAD a. (ar. sevad). Esk. 1. Karalık, siyahlık: "Âlem-i sevdada ol mirac-i seyr-i vahdetim / Kim sevad-ı kâkülündür leyle-i ...
SEVAD a. (ar. sevad). Esk.
1. Karalık, siyahlık: "Âlem-i sevdada ol mirac-i seyr-i vahdetim / Kim sevad-ı kâkülündür leyle-i isrâ bana" (Namık Kemal, XIX. yy.).
2. Karanlık: "Timurun sevâd-ı saltanatı dahi sel benzer biçimde gelip geçtikten sonrasında..." (Cevdet Paşa, XIX. yy ).
3. Karalama, müsvedde: Teksir i sevad (boş yere yazı yazma, karalama yapma).
4. Uzaktan karaltı halinde görülen topluluk, kalabalık.
5. Kent dışındaki ağaçlık yerlerin ya da bos- tanların karaltı halinde görünen silueti.
6. Sevad-ı azam ya da sevad-ûl-azam, yüce kent; Mekke. || Sevad-ı müslimin, İslam topluluğu. || Sevad-ûl-kalb, kalbin ortasında bulunduğuna inanılan kara kir. || Sevad-ûl-vech, yüz karası.
*Esk. anat. Sevad-ül-ayn. gözbebeği. || Sevad-ül-batn, karaciğer.
* sıt. Kara, siyah.
1. Karalık, siyahlık: "Âlem-i sevdada ol mirac-i seyr-i vahdetim / Kim sevad-ı kâkülündür leyle-i isrâ bana" (Namık Kemal, XIX. yy.).
2. Karanlık: "Timurun sevâd-ı saltanatı dahi sel benzer biçimde gelip geçtikten sonrasında..." (Cevdet Paşa, XIX. yy ).
3. Karalama, müsvedde: Teksir i sevad (boş yere yazı yazma, karalama yapma).
4. Uzaktan karaltı halinde görülen topluluk, kalabalık.
5. Kent dışındaki ağaçlık yerlerin ya da bos- tanların karaltı halinde görünen silueti.
6. Sevad-ı azam ya da sevad-ûl-azam, yüce kent; Mekke. || Sevad-ı müslimin, İslam topluluğu. || Sevad-ûl-kalb, kalbin ortasında bulunduğuna inanılan kara kir. || Sevad-ûl-vech, yüz karası.
*Esk. anat. Sevad-ül-ayn. gözbebeği. || Sevad-ül-batn, karaciğer.
* sıt. Kara, siyah.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR