Gazete, Tanzimat döneminde yaşamımıza girmiştir. 1831 senesinde Takvim-i Vakayi (ilk resmi gazete) , 1840 senesinde Ceride-i Havadis (ilk ya...
Gazete, Tanzimat döneminde yaşamımıza girmiştir. 1831 senesinde Takvim-i Vakayi (ilk resmi gazete), 1840 senesinde Ceride-i Havadis (ilk yarı resmi gazete), 1860 senesinde Tercüman-ı Ahval (ilk hususi gazete) gazeteleri çıkarılmıştır. Gazetecilik cemiyet yaşaÂmımızda bir süre sonra olmazsa olmaz bir vaziyet kazanmıştır.
Yazı
Herhangi bir mevzuda bir görüşü ya da düşünceyi izah etmek, korumak için çaba sarfetmek ve kaÂnıtlamak amacıyla yazılan yazılara yazı denir.
Makaleler disiplinli bilimsel yazılardır.
Dil, göndergesel işlevde kullanılır ve nesnel ifadeler ağırlıktadır.
Belli başlı bir plan (giriş, gelişme, netice) etrafında kaleme alınır.
Makalelerde yalın bir dil kullanılır.
Öne sürülen düşünceler kanıtlama edilir.
Edebiyatımızda yazı türünün ilk örneklerine Tanzimat süreci edebiyatında rastlanır.
Türk Edebiyatında ilk yazı Şinasiânin Tercüman-ı Ahval Mukaddimesiâdir.
Türk edebiyatında yazı türünde yaratı verenler: Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami, Hüseyin Cahit Yalçın, Cenap Şahabettin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Falih Rıfkı Atay.
Fıkra
Yazarın güncel mevzularda, ülke ve cemiyet sorunlarını akıcı bir üslupla kaleme almış olduğu gazete yazılarına fıkra denir.
Fıkrada ele alınan fikirlerin kanıtlama kaygısı yoktur.
Günlük gazete yazılarıdır.
Diri, akıcı bir sunumu vardır.
Fıkra yazarlığı için geniş bir kültür birikimine haiz olmak ve devamlı kendini yenilemek gerekir.
Türk edebiyatında gazete ile gelişim elde etmiştir.
Toplumsal, siyasal, güncel her türlü mevzu ele alınabilir.
Edebiyatımıza Tanzimat ile beraber girmiştir. Ahmet Rasim, Refik Halit Karay, Ahmet Haşim, Hüseyin Cahit Yalçın ve Peyami Safa fıkraları ile tanınır.
Fıkra - Yazı Arasındaki Farklar
Makalede görüşü kanıtlama gayesi güdülürken, fıkrada bu şekilde bir gaye güdülmez.
Makalede nesnel kalite, fıkrada öznel kalite ağır basar.
Yazı yazmak uzmanlık, bilgi birikimi ve ustalık ister. Fıkrada değişik nazar açıları ile aynı mevzu serbestçe işlenebilir.
Fıkra, makaleye gore daha kısa bir yazı türüdür.
Günümüzde gazetelerde güncel ve güncel olaylardan sözeden köşe yazıları halk içinde yazı olarak adlandırılsa da gerçekte bu tür şeyler fıkradır.
Öğreticilik havası ağır basan fıkralar makaleye benzer.
Tecrübe etme
Yazarın herhangi bir mevzuda samimi bir üslupla kaleme almış olduğu yazılara tecrübe etme denir.
Yazar yazdıklarını ispatlamak zorunda değildir.
Kendi kendine konuşuyormuş şeklinde bir üslupta yazılır.
Denemelerde genel anlamda soyut kavramlar, bireysel düşünceler ele alınır.
Açık, anlaşılır bir üslup kullanılır.
Fransız edebiyatında Montaigne tecrübe etme türünün başlangıcını oluşturmuştur.
Türk edebiyatında Ahmet Haşim, Ahmet Rasim, Nurullah Ataç, Salah Birsel şeklinde sanatçılar tecrübe etme türünde yaratı vermişlerdir.
Söyleşi (Söyleşi)
Yazarın şahsi fikirlerini birileriyle söyleşi eder bir tarzda yazdığı düşünce yazılarına söyleşi denir.
Senlibenli bir ülsupta kaleme alınır. Fikirleri kanıtlama etme kaygısı yoktur.
Sohbetlerde fıkralardan, hikâyelerden, hatıralardan yararlanılabilir.
Sanat, politika, iktisat, kültürel yaşam, günlük yaşam şeklinde mevzularda yazılır.
Türk edebiyatında Şevket Rado, Nurullah Ataç, Ahmet Rasim söyleşi türünde yaratı veren sanatçılardan bazılarıdır.
Eleştiri
Sanat ve fikir eserinin tanıtılmasında zayıf ve kuvvetli yönlerin belirtilmesi amacıyla yazılan yazılara eleştiri (eleştiri) denir. Eleştiri yazarına ise eleştirmen denir.
Eleştiriler okuyucuyu bilgilendirir, eserin kıymetini ortaya koyar. Eleştiride yalnız negatif yönler değildir pozitif yönler de belirtilir. Eleştiri öncesi iyi bir araştırma yapılması gerekir.
İzlenimsel (öznel) eleştiri, nesnel eleştiri, sanatçıya yönelik eleştiri, esere yöneÂlik eleştiri ve topluma yönelik eleştiri şeklinde türleri vardır.
Divan edebiyatında şuara tezkirelerinde sanatçının-eserin kuvvetli ve zayıf yönÂleri belirtilir.
Tanzimat’la beraber eleştiri türü gelişme kaydetmiştir.
Namık Kemal, Ziya Paşa, Mehmet Kaplan, Berna Moran şeklinde sanatçılar eleştiri türünde yaratı vermişlerdir.
Röportaj
Getirmek, toplamak anlamına gelen röportaj; araştırma, araştırma, gezip görme sonucu oluşturulan yazılardır.
Röportajda araştırmak, incelemek, gözlem ve görsellik mühim unsurlardır.
Röportajda ön hazırlık yapıldıktan sonrasında araştırmalarda bulunulur ve fotoğraf ile zenginleştirilir.
Haber yazılarıdır, gazete ve dergilerde yayımlanır.
Bir yeri mevzu alan röportajlar, eşyayı mevzu alan röportajlar ve insanı mevzu alan röportajlar şeklinde türleri vardır.
Sunuş şekli bakımından Amerikan röportajı (çarpıcı bir girişim olması) ve Alman röportajı (ben merkezli ve yazarın kendini katmış olduğu röportaj) şeklinde bölümlere ayrılır.
YORUMLAR