Hikâye, yaşamın bütünü içinde fakat bir kısımı üstüne kurulmuş derinliği olan bir büyüteçtir. Bu büyüteç altında kimi süre vaka bir plan içi...
Hikâye, yaşamın bütünü içinde fakat bir kısımı üstüne kurulmuş derinliği olan bir büyüteçtir. Bu büyüteç altında kimi süre vaka bir plan içinde , şahıs, süre, çevre bağlantısı içinde öykü süresince irdelenir. Kimi süre da büyütecin altında incelenen vaka değildir, yaşamın minik bir kesiti, insan gerçeğinin kendisidir Bu da öykünün türlerini oluşturur. Buna gore .
1) OLAY (KLASİK VAKA) HİKAYESİ
Bir vakası ele alıp, serim, düğüm, cevap plânıyla anlatıp bir sonuca bağlayan öykülerdir. Kahramanlar ve çevrenin tasvirine yer verilir Bir düşünce verilmeye çalışılır; okuyucuda merak ve coşku uyandırılır. Bu tür, Fransız yazar Guy de Maupassant (Gi dö Mopasan) tarafınca yaygınlaştırıldığı için “Maupassant Seçimi Hikâye†de denir.
Bu tarzın bizdeki en mühim temsilcileri: Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Reşat Nuri Güntekin’dir..
2) DURUM (KESİT) HİKÂYESİ
Bir vakası değildir günlük yaşamın her hangi bir kesitini ele alıp gösteren öykülerdir Serim, düğüm, cevap planına uyulmaz Belirgin bir sonucu da yoktur. Merak ve heyecandan çok his ve hayallere yer verilir; fikre ehemmiyet verilmez, kişiler kendi tabii ortamlarında hissettirilir. Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır.
Bu tarzın dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çehov olduğu için “Çehov Seçimi Hikâye†de denir.
Bizdeki en kuvvetli temsilcileri : Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şževket Esendal ve Tarık Buğra’dır.
NOT : Vaziyet hikayesine çok benzeyen ama kahramanın kendi ruh hali ve hayal dünyasını yansıtanlara “Ben merkezli hikâyeler†de denir.
3) MODERN HİKAYE
Başka çeşitlerinden değişik olarak, insanların her gün gördükleri fakat düşünemedikleri bir takım durumların gerisindeki gerçekleri, hayaller ve bir ekip olağanüstülüklerle gösteren hikâyelerdir.
Hikâyede bir tür olarak 1920’lerde ilk kez avrupada görülen bu anlayışın en kuvvetli temsilcisi Fransız Kafka’dır Bizdeki ilk temsilcisi Haldun Taner’dir. Çoğu zaman büyük şehirlerdeki yozlaşmış tipleri, toplumsal ve toplumsal bozuklukları , felsefi bir yaklaşımla, ince bir yergi ve yer yer alay katarak gözler önüne serer.
YORUMLAR