İnsanın canlılar arasındaki yeri nedir? İnsanın başlıca özellikleri, zamanı, ilk insanların yaşayışları hakkında bilgi. Yeryüzündeki canlı...
İnsanın canlılar arasındaki yeri nedir? İnsanın başlıca özellikleri, zamanı, ilk insanların yaşayışları hakkında bilgi.
Yeryüzündeki canlılar içinde en üstün nitelikli mahluk: İNSAN
İNSAN, yeryüzünde yaşayan canlıların en üstün nitelikli olanıdır. İnsanın en büyük özelliği düşünebilmesidir. Bitkilerden, hayvanlardan en geniş seviyede yarar elde eden insan, alet yapabilme, bu tarz şeyleri kullanma özelliği yardımıyla dünyanın tek hakimi olmuştur. İnsan türlü iklim şartlarına uymasını bilen bir yaratıktır. Tarih öncesi çağlardan bu yana en sıcak iklimlerden en soğuk iklimlere kadar her yerde yaşamını devam ettirmesini bildirmiştir.
İnsanın Canlılar Arasındaki Yeri
İnsanın incelenmesini başlamadan ilkin, onun başka canlılara çok benzeyen, benzemeyen yanlarını görmemiz gerekir. İnsanla diğeri başka yaratıklar arasındaki en büyük fark insanoğlunun zeka sahibi olmasıdır. İnsan «düşünen hayvan», doğrusu muhakeme kabiliyeti olan bir yaratıktır. İnsanın içsel tarafına çok kez «ruh» denir. Dinler insan ruhunun «ölümsüz» olduğuna inanır. Dini inanışa bakılırsa ölümsüz olan ruhun ebedi yeri «ahret» tir.
Bilginler başka yaratıklara benzeyişi bakımından insanı da Hayvanlar Alemi’ne katar. Bu tasnifte insan hayvanlar âleminin «omurgalılar» şubesindendir. Omurgalılar İçinde «memeliler» e girer. Tüm memeliler benzer biçimde insan da sıcak kanlıdır; yavrusunu diri olarak dünyaya getirir. Memeliler pek çok takımlara ayrılır. Bunlardan biride birisi olan «primatlar» memelilerin en üstün nitelikli olanlarını bir araya getirir. İnsan bu takımın «homonidae» familyasına girer. Hömonidae «insana çok benzeyen» anlamına gelir. İnsan, insana çok benzeyen hayvanlar familyasının «Homo sapiens» cinsini meydana getirir. «Akıllı adam» anlamına gelen «Homo sapiens» ismi 1735’te İsveçli alim Carlos Linnaeus tarafınca verilmiştir.
İnsanın Başlıca Özellikleri
Yukarıdaki tasnifte görülebileceği benzer biçimde insan pek çok özellikleri bakımından hayvanlara benzer. Meydana getirilen bilimsel araştırmalar insanoğlunun vücut yapısının hayvanlarınkine yakından benzediğini ortaya koymuştur.
İnsan, başka hayvanların tersine, uzun bir çocukluk devresi geçirir. Bu hal insanları «aile» dediğimiz topluluklar halinde yaşamak zorunda bırakmıştır. Çocuğun yaşayabilmesi için senelerce ana-babasının bakımı altında bulunması gerekir.
İnsanı hayvanlardan farklı kılan bir başka özellik de deneyim ve muhakemeyle öğrenebilmesi, hayvanlar benzer biçimde yalnız içgüdüleriyle hareket etmemesidir.
İnsan kafayı başka hayvanların beyninden büyüktür. Bir insan beyninin ağırlığı, maymun beyninin 3 katıdır, üstelik, önbeyin daha fazla gelişmiştir.
İnsanın arka ayakları üstünde adım atması de onu başka hayvanlardan farklı kılan en büyük özelliklerden biridir. Böylelikle insanoğlunun kolları özgür kalmış, çok yararlı işler başarmasını elde etmiştir. İnsanın görme duygusu başka hayvanların büyük bölümü kadar kuvvetlidir. Buna karşılık, koku alma duygusu hayvanlardan zayıftır. Vücudunda hayvanlarınkinden az kıl vardır. Yüzü maymunlardan daha ufak olduğu benzer biçimde yüz ölçülerinin oranı da değişiktir.
Bugüne dek geçen vakit, insanoğlunun diğeri hayvanlar içinde tabiata en fazlaca uyabilen diri bulunduğunu göstermiştir. İnsan yalnız kendisi tabiata uymakla kalmamış, tabiatı da kendine uydurmuştur. Mevsimlerin değişmesi, yaşanmış olan çevrenin ormanlık, deniz kıyısı vs. oluşunun insanoğlu için pek önemi yoktur. İnsan hayvanları evcilleştirerek kendi menfaati için kullanmayı başarmış, bitkileri geliştirmiş, doğa kuvvetlerini dahi dizginlemeyi başarmıştır. Yapmış olduğu aletler yardımıyla ırmakların yolunu değiştirmiş, barajlarda biriktirdiği sulardan pek çok alanda faydalanmıştır.
İnsanın Zamanı
Bilginlere bakılırsa insan, yeryüzündeki canlıların en yenilerinden biridir. Meydana getirilen araştırmalara bakılırsa dünyanın yaşı 2.000.000.000 yıl kadardır. Oysa ilk insan tipi olan Cava Adamı’nın İ.000.000 yıl ilkin yaşamış olduğu düşünülürse yeryüzünde insanoğlunun yaşamış olduğu sürenin dünya yaşlarının ama l/2.000’i olduğu görülür. Oysa bütün ülkelerce yüzlerce milyon yıldan bu yana başka canlılar vardı, ilk memeliler de bundan 70.000.000 yıl ilkin yaşamaya başlamışlardı.
Bu rakamlar insanoğlunun yeryüzünde ne kadar yeni bulunduğunu açıkça gösteriyor. Öte taraftan, insan bugünküne çok benzeyen şekliyle anca’ 11.000 yıldan bu yana vardır. Bir takım bilginler ise insana çok benzeyen canlıların 5-10.000.000 yıl ilkin dahi var olmasının mümkün bulunduğunu ileri sürmüşlerdir.
Meydana getirilen kazılarda eski insan tiplerine ait üç tür taşıl (fosil) bulunmuştur. Pekin Adamı, Piltdown Adamı, Cava Adamı diye ad-lanıdırılan bu üç tür insandan Pekin ve Cava adamlarının birbirleriyle akraba olduğu kabul ediliyor. Piltdown Adamı bunlardan biride daha gelişmiştir. Bilginlere bakılırsa Pekin ve Cava adamlarının gelişmesi sonunda Neandertal Adamı meydana gelmiştir. Bu tip insana «Mağara Adamı» da denir. Afrika’da da Neandertal Adamı tipinin fosillerine Taşlanmıştır. Neandertal Adamı’nın gelişmesi sonunda Cro-magnon Adamı meydana gelmiştir ki, şimdiki insanoğlunun ilk örneğidir.
İlk İnsanların Yaşayışları
insanların, ilk meydana geldikleri sıralarda, sıcak, ormanlık bölgelerde rastgele dolaştıkları, ellerine ne geçerse onunla beslenmeye çalışmış oldukları tahmin ediliyor. İlk insanların vücutlarını gerektiği benzer biçimde korumadan yoksun olmaları onların sıcak yerlerde yaşadıklarının tahmin edilmesine yol açmıştır.
İlk insanoğlu hiçbir şey giymiyorlardı. Esasen, sıcak iklimlerde her hangi bir şey giymeye de lüzum yoktu. Geceleri, yabani hayvanlardan korunmak için ya mağaralarda, ya ağaçlarda barınıyorlardı. Orman yangınları onlara ateşin ne işe yaradığını öğretti. İlk insanların, yangınlardan artan korları yaşadıkları yere götürerek orada söndürmeden muhafaza etmeye çalışmış oldukları akla geliyor. Aradan geçen uzun bir dönem sonunda iki kuru ağaç parçasını birbirine sürterek ateş yakmayı başarmaları insanlığın ilk ve en mühim icatlarından birisi olmuştur. İnsan bugüne dek hiçbir hayvanın başaramadığı bir işi yaparak uygarlık yolunda mühim bir aşama atmıştır.
Önceleri insanların hiçbir aleti yoktu. Avlarını elleriyle yakalamaya çalışıyorlardı. Zaman içinde, taşlardan bir takım aletler halletmeye başladılar. Geçirdikleri denemeler yardımıyla, yaptıkları aletler gittikçe daha düzgün hale geldi. Mağaralarda yaşayanlar bundan sonra yalnız hayatlarını sürdürmekle de kalmıyor, mağaralarının duvarlarına dönemin hayvanlarının resimlerini çiziyorlardı. Fransa, İspanya, İtalya/da duvarlarında fotoğraf bulunan mağaralara Taşlanmıştır. Bu resimlerin büyü ile ilgili olduğu sanılıyor.
İnsanlar bundan sonra tabiata egemen olmaya başlıyorlardı. Avrupa’da yaşayanların kimisi yabani hayvanlardan da, daha başka düşmanlardan da korunuyorlardı. Bakırın keşfedilmesi insanlığın en büyük zaferlerinden birisi oldu. Bir süre sonra insanoğlu tunç yapmayı öğrendiler, demirden faydalanmaya başladılar. M. Ö. 1500 yıllarında başlamış olan Demir Çağı’ndan bu yana insanoğlu uygarlık yolunda hızla İlerlemeye başlamışlardır.
YORUMLAR