kabahat -ti isim Arapça ®ab¥§at 1 . Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, kabahat, kusur, töhmet: "Bir kabah...
kabahat -ti
isim Arapça ®ab¥§at
"Bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür."- P. Safa.
2 . hukuk Hafifçe hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan kabahat.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
kabahat etmek (ya da işlemek), kabahati (birine ya da birşeye) yüklemek, kabahat bulmak
"Kabahat samur kürk olsa kimse sırtına almaz"
Rüyada Kabahat Etmek
KABAHAT, -tf a. (ar. jrabahat).
1. Düşüncesizce, beceriksizce yapılmış iş; çirkin, yakışıksız davranış; kabahat. kusur: Bunda onun bir kabahati yok.
2. Kabahat bulmak, bir şeyde tamamlanmamış bir yan, bir kusur, bir kabahat aramak: Huyudur onun, her şeyde bir kabahat bulur. || Kabahat etmek, kabahat işlemek, eksiklik, kabahat ya da kusur sayılabilecek bir iş yapmak. || Kabahati (birine) yüklemek, yapmış olduğu bir kusuru, işlediği bir suçu başkasının üzerine yıkmak, kara çalma etmek.
—Cez. huk. Cürüm niteliğindeki suçlardan daha hafifçe sayılan ve hafifçe hapis cezası, hafifçe para cezası ya da belirli bir mesleği yapmaktan yasaklama cezasıyla cezalandırılan fiil. (Bk. ansıkl. böl.)
—ANSİKL. Türk hukukunda suçlar, "cürümler" ve "kabahatler" olarak ikiye ayrılır. Cürüm, ağır suçtur. Hafifçe sayılan suçlara, "kabahat" denir. Türk Cez. k.'nun 526-584. maddeleri, "kabahat†niteliğindeki suçları dört bölüm altında düzenlemiştir:
1. kamu düzenine ilişkin kabahatler (yetkililerin emirlerine uymama [md. 526]; dilencilik [md. 544]; halkı rahatsız etme [md. 546] vb );
2 kamunun selametine (esenliğine) ilişkin kabahatler;
3. genel ahlaka ilişkin kabahatler (kumar [md. 567]; sarhoşluk [md. 571]; edebe aykırı hareketler [md. 576]; hayvanlara fena davranma [md. 577]);
4. mülkün korunmasına ilişkin kabahatler.
Kabahat türündeki suçların cezalandırılmaları için, bunların kasten işlenmeleri koşulu aranmaz (Türk Cez. k. md. 45).
1. Düşüncesizce, beceriksizce yapılmış iş; çirkin, yakışıksız davranış; kabahat. kusur: Bunda onun bir kabahati yok.
2. Kabahat bulmak, bir şeyde tamamlanmamış bir yan, bir kusur, bir kabahat aramak: Huyudur onun, her şeyde bir kabahat bulur. || Kabahat etmek, kabahat işlemek, eksiklik, kabahat ya da kusur sayılabilecek bir iş yapmak. || Kabahati (birine) yüklemek, yapmış olduğu bir kusuru, işlediği bir suçu başkasının üzerine yıkmak, kara çalma etmek.
—Cez. huk. Cürüm niteliğindeki suçlardan daha hafifçe sayılan ve hafifçe hapis cezası, hafifçe para cezası ya da belirli bir mesleği yapmaktan yasaklama cezasıyla cezalandırılan fiil. (Bk. ansıkl. böl.)
—ANSİKL. Türk hukukunda suçlar, "cürümler" ve "kabahatler" olarak ikiye ayrılır. Cürüm, ağır suçtur. Hafifçe sayılan suçlara, "kabahat" denir. Türk Cez. k.'nun 526-584. maddeleri, "kabahat†niteliğindeki suçları dört bölüm altında düzenlemiştir:
1. kamu düzenine ilişkin kabahatler (yetkililerin emirlerine uymama [md. 526]; dilencilik [md. 544]; halkı rahatsız etme [md. 546] vb );
2 kamunun selametine (esenliğine) ilişkin kabahatler;
3. genel ahlaka ilişkin kabahatler (kumar [md. 567]; sarhoşluk [md. 571]; edebe aykırı hareketler [md. 576]; hayvanlara fena davranma [md. 577]);
4. mülkün korunmasına ilişkin kabahatler.
Kabahat türündeki suçların cezalandırılmaları için, bunların kasten işlenmeleri koşulu aranmaz (Türk Cez. k. md. 45).
Kaynak: Büyük Larousse
kabahat
isim Arapça
1 . Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, kabahat, kusur, töhmet:
"Bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür."- P. Safa.
2 . hukuk Hafifçe hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan hafifçe kabahat.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
kabahat bulmak
kabahat etmek (ya da işlemek)
kabahati (birine ya da bir şeye) yüklemek
kabahat samur kürk olsa, kimse sırtına almaz
isim Arapça
1 . Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, kabahat, kusur, töhmet:
"Bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür."- P. Safa.
2 . hukuk Hafifçe hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan hafifçe kabahat.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
kabahat bulmak
kabahat etmek (ya da işlemek)
kabahati (birine ya da bir şeye) yüklemek
kabahat samur kürk olsa, kimse sırtına almaz
kabahat ingilizcesi
1. fault, offense.
2. misdemeanor.
- atmak /a/ to accuse (someone), charge (someone) with a fault.
- bende. It is my fault.
- bulmak /da/ to find fault (with).
- iþlemek/yapmak to do something wrong; to violate a rule.
-i yüklemek /a/ to blame.
1. fault, offense.
2. misdemeanor.
- atmak /a/ to accuse (someone), charge (someone) with a fault.
- bende. It is my fault.
- bulmak /da/ to find fault (with).
- iþlemek/yapmak to do something wrong; to violate a rule.
-i yüklemek /a/ to blame.
Rüyada Kabahat Etmek
YORUMLAR