Yaka isim 1 . Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren kısmı: "Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu."- Y. ...
Yaka
isim
1 . Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren kısmı:
2 . Giysilerin boyna gelen kısmına eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası.
3 . Kıyı, kenar, taraf:
4 . Eğik yerey.
5 . Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulmuş olan metal levha.
6 . Semt:
7 . (denizcilik) Sahil.
8 . (denizcilik) Yelkenlerin kenar ve köşeleri.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
isim
1 . Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren kısmı:
"Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu."- Y. K. Karaosmanoğlu.
2 . Giysilerin boyna gelen kısmına eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası.
3 . Kıyı, kenar, taraf:
"Sokağın karşı yakasına geçtiler."- M. Ş. Esendal.
4 . Eğik yerey.
5 . Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulmuş olan metal levha.
6 . Semt:
"Hele bir işimizi bitirip karşı yakaya geçelim de onu sonrasında düşünürüz."- A. Gündüz.
7 . (denizcilik) Sahil.
8 . (denizcilik) Yelkenlerin kenar ve köşeleri.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- yaka bir yanda, paça bir yanda
- yakadan atmak
- yakadan geçirmek
- yaka ısırmak
- yakası açılmadık
- (birinin) yakasına asılmak (ya da yapışmak)
- yakasına çökmek
- (birinin) yakasına sarılmak
- (birinin) yakasını bırakmamak
- yakasını kaptırmak
- (birinden) yaka silkmek
- yakayı ele vermek
- yakayı (ya da yakasını) kurtarmak (ya da sıyırmak)
Birleşik Sözler
- yaka kartı
- yaka paça
- balıkçı yaka
- bisiklet yaka
- degaje yaka
- haydari yaka
- karayaka
- kayık yaka
- sosis yaka
- şapşal yaka
- V yaka
PIRANHA PRN-230 Multimedya Yaka Mikrofonu
Degaje Yaka Nedir?
Yaka Silkmek Nedir?
YAKA a.
1. Bir giysinin boynu çevreleyen kısmı.
2. Bir giysinin boyun oyuğuna takılan ve türlü biçimlerde olabilen parçası. (Bk. ansikl. böl.)
3. Bir giysinin boyun çevresindeki oyuk kısmı: Yuvarlak yaka. Vyaka.
4. Bir adam gömleğinin santimetre ile belirtilen boyun ölçüsü; boyun çevresinin ölçüsü ile belirtilen gömlek bedeni: Yaka numarası.
5. Karşılıklı iki kıyıdan, iki kenardan her biri: Rumeli yakası. Karşı yaka. Yolun diğer yakasına geçerken dikkatli ol.
6. Yaka bir yanda, paça bir yanda, bir kimsenin kılık giysisinin dağınık oluşunu belirtmek için söylenir. || Yaka ısırmak, bir vaka ya da durum karşısında şaşırmak. || Yaka paça (götürmek), karşı koymasına aldırmadan, zorla: Adamcağızı yaka paça alıp götürdüler. || (Birinden) yaka silkmek, bir kimseden usanıp yakınmak: Tüm köy halkı ondan yaka silkiyordu. || (Bir kimseyi) yakasından atmak, istekleriyle kendisini tedirgin eden bir kimseyi bir niçin bularak yanından uzaklaştırmak, ondan kurtulmak. || Yakadan geçirmek, evlatlık olarak almak (esk.). l] Yakası açılmadık, kimsenin bilmediği, işitmediği küfürler ya da açık saçık sözler için kullanılır. || (Birinin) yakasına asılmak, yapışmak, sarılmak, kavga esnasında onu tutup bırakmamak; bir olayın, bir durumun hesabını ondan sormak: Emanetlerin birine bile bir şey olursa sonrasında senin yakana asılırım. || (Birinin) yakasına çökmek, bir kimseyi zorlamak, baskı altında tutmak. || (Birinin) yakasını bırakmak, bir kimseyi rahatsız etmemek, bezdirip usandırmamak, üstüne düşmemek, istediği bir şey için ona baskı yapmamak: Ne olur yakamı bırak da gideyim, bir şey bilmiyorum bu mevzuda.|| Yakasını kaptırmak, bir işe ya da bir hiç kimseye kendini kurtaramayacak halde bağlanmış olmak. || Yakayı ele vermek, ele geçmek: Dağdan indirilmiş olduğu ilk gece yakayı ele vermişti. || Yakayı kurtarmak, sıyırmak, gönülsüzce bulunmuş olduğu, bir yerden ya da tehlikeli bir işten kurtulmak.
—Ask. Yaka işareti, askeri üniformaların yakasına takılan ve bir sınıfı ötekinden ayırt etmeye yarayan, belli bir renkte, bazısının üstünde sınıfını belirleyen işaret bulunan kumaş parçası.
—Böcbil. Pulkanatlılarda, kının başın yanında olan kısmı. || Bazı ikikanatlılarda öngöğsün ön kısmı.
—Denize. Yelkenlerin kenar ve köşeleri. (Bk ansikl. böl.) || Yaka halatı, yelken yakalarını bir yere ya da bir serene bağlamada kullanılan halat. || Yaka gradin haIstı, sağlamlaştırmak için yelkenlerin çevfesine dikilen ince halat. || Yakada tutmak, yelkenle seyirde, rüzgârı olabildiğince orşada bulundurmak. || Ağ yaka halatı, ge
milerde çeşitli amaçlarla kullanılan ağların çevresine donatılan halat. || Altabaşo yakası, bir yelkenin alt kenarı. || Amora yakası -* AMORA. || Cunda yakası, yarım se- renli yan yelkenlerin, serenin cundasına rastlayan köşesi. || Çördek yakası— ÇORDEK || Gradin yakası -» GRADİN || Gün- görmez yakası, sübye donanımlı yelkenlilerde, ana yelkenlerin geminin kıç tarafına bakan yakası. (KIÇ GRADİN YAKASI da denir.) || Iskota yakası -> ISKOTA. ||Karula yakası, karula* halatının bağlandığı yelken köşesi —Yelken sporunda, yelkenin alt ucunun direğe tutturulan köşesi. || Larmo yakası, flok yelkenlerinin larmoya rastlayan kenarı. || Matafyon yakası, yeklenlerin serene bağlanan yakası. (SEREN YAKASI da denir.) || Miyama yakası — MİYAMA.
—Dökme, ve Giy. Yakası açılmadık, poşet biçiminde dokunan, bürümcüğe benzer bir tür kumaş; bu kumaştan meydana getirilen kıyafet. (Poşet biçiminde olduğundan yalnızca yaka ve kol yeri açılıp gecelik entarisi, iç camaşırı, mintan vb. olarak kullanılır. Yaka ve kol kenarları oya, dantel vb. ile bezenir ya da kıvrılarak bastırılır.)
—Esk. sil. Zırhın boynu sakınan kısmı.
—inş. Bir çatıda, saçak kenarında örtü altına oturan ve boydan boya uzanan çinko ya da bakır oluk parçası.
—Kur. tar. Osmanlılar'da yeniçerilere belirli zamanlarda kıyafet bedeli olarak verilen on bir akçe için kullanılan deyim.
—Mantarbil. Birçok mantarın sapını çevreleyen durağan(durgun) halka.
—ferz. Yaka ayağı, bir şömizye yakada kıvrılan bölümün altında kalan ve yaka oyuğuna dikilen bölüm. || Kırık yaka, iki üst ucu dışarı bükülmüş kolalı düz yaka. || Sert yaka, kolalanmış ve parlaması için ütülenmiş yaka. || Yalancı yaka, bir adam gömleğinde, düğme ile takılıp çıkarılabilen yaka. || Yumuşak yaka, ne kolalanmış ne de telalanmış yaka.
—Zool. Kuşlarda, bilhassa güvercinlerde ve tavuklarda çepeçevre boynu örten tüy şeridi.
—ANSİKL. Denize. Kare bir yelkende, yukarıdaki iki yakaya miyama yakaları, alttaki yakalara da karula ya da amora yakası ve ıskota yakası denir. üçgen bir yelkende amora ve ıskota yakaları aşağıda, çördek yakası ise yukarıdadır. Bir yan yelkende, amora ve ıskota yakalarının haricinde, bir seren yakası ile bumbanın uç kısmına rastlayan bir cunda yakası bulunur üçgen ve yan yelkenlerin işlevleri durağan(durgun) olmasına rağmen, kare yelkenlerin alt yakaları için bu sözkonusu değildir. Hakkaten de, rüzgârın iskele ya da sancaktan gelişine bakılırsa bu yakalar sırayla amora yakası ya da ıskota yakası olarak kullanılır.
YAKA a.
1. Ağın en üst ve en alt kesiminde bulunan, kalınca iple dokunmuş, geniş gözlü (3-5 sıra halinde uzanırlar), yaka bağlarını taşıyan ağ kısmı.
2. Yaka bağları, mantar ya da kurşun yakaları sağlamlaştıran, mantarların ya da kurşunların geçirildiği ip.
YAKA a. 1975 yıllarına kadar üretimi meydana getirilen ve Yenice sigarasıyla aynı içim ve fizik özellikleri taşıyan, meyan balı emdirilmiş kahverengi sigara kâğıtlı türk sigara çeşidi.
YAKA, Kastamonu'nun merkez ilçesine bağlı Akyaka bucağının merkezi; 271 nüf. (1990).
YAKA adası, esk. Gadir, Van gölünün Erciş körfezi adında olan K.-D. kesiminin D. kıyıları önünde andezitik kayaçlardan meydana gelmiş minik ada.
1. Bir giysinin boynu çevreleyen kısmı.
2. Bir giysinin boyun oyuğuna takılan ve türlü biçimlerde olabilen parçası. (Bk. ansikl. böl.)
3. Bir giysinin boyun çevresindeki oyuk kısmı: Yuvarlak yaka. Vyaka.
4. Bir adam gömleğinin santimetre ile belirtilen boyun ölçüsü; boyun çevresinin ölçüsü ile belirtilen gömlek bedeni: Yaka numarası.
5. Karşılıklı iki kıyıdan, iki kenardan her biri: Rumeli yakası. Karşı yaka. Yolun diğer yakasına geçerken dikkatli ol.
6. Yaka bir yanda, paça bir yanda, bir kimsenin kılık giysisinin dağınık oluşunu belirtmek için söylenir. || Yaka ısırmak, bir vaka ya da durum karşısında şaşırmak. || Yaka paça (götürmek), karşı koymasına aldırmadan, zorla: Adamcağızı yaka paça alıp götürdüler. || (Birinden) yaka silkmek, bir kimseden usanıp yakınmak: Tüm köy halkı ondan yaka silkiyordu. || (Bir kimseyi) yakasından atmak, istekleriyle kendisini tedirgin eden bir kimseyi bir niçin bularak yanından uzaklaştırmak, ondan kurtulmak. || Yakadan geçirmek, evlatlık olarak almak (esk.). l] Yakası açılmadık, kimsenin bilmediği, işitmediği küfürler ya da açık saçık sözler için kullanılır. || (Birinin) yakasına asılmak, yapışmak, sarılmak, kavga esnasında onu tutup bırakmamak; bir olayın, bir durumun hesabını ondan sormak: Emanetlerin birine bile bir şey olursa sonrasında senin yakana asılırım. || (Birinin) yakasına çökmek, bir kimseyi zorlamak, baskı altında tutmak. || (Birinin) yakasını bırakmak, bir kimseyi rahatsız etmemek, bezdirip usandırmamak, üstüne düşmemek, istediği bir şey için ona baskı yapmamak: Ne olur yakamı bırak da gideyim, bir şey bilmiyorum bu mevzuda.|| Yakasını kaptırmak, bir işe ya da bir hiç kimseye kendini kurtaramayacak halde bağlanmış olmak. || Yakayı ele vermek, ele geçmek: Dağdan indirilmiş olduğu ilk gece yakayı ele vermişti. || Yakayı kurtarmak, sıyırmak, gönülsüzce bulunmuş olduğu, bir yerden ya da tehlikeli bir işten kurtulmak.
—Ask. Yaka işareti, askeri üniformaların yakasına takılan ve bir sınıfı ötekinden ayırt etmeye yarayan, belli bir renkte, bazısının üstünde sınıfını belirleyen işaret bulunan kumaş parçası.
—Böcbil. Pulkanatlılarda, kının başın yanında olan kısmı. || Bazı ikikanatlılarda öngöğsün ön kısmı.
—Denize. Yelkenlerin kenar ve köşeleri. (Bk ansikl. böl.) || Yaka halatı, yelken yakalarını bir yere ya da bir serene bağlamada kullanılan halat. || Yaka gradin haIstı, sağlamlaştırmak için yelkenlerin çevfesine dikilen ince halat. || Yakada tutmak, yelkenle seyirde, rüzgârı olabildiğince orşada bulundurmak. || Ağ yaka halatı, ge
milerde çeşitli amaçlarla kullanılan ağların çevresine donatılan halat. || Altabaşo yakası, bir yelkenin alt kenarı. || Amora yakası -* AMORA. || Cunda yakası, yarım se- renli yan yelkenlerin, serenin cundasına rastlayan köşesi. || Çördek yakası— ÇORDEK || Gradin yakası -» GRADİN || Gün- görmez yakası, sübye donanımlı yelkenlilerde, ana yelkenlerin geminin kıç tarafına bakan yakası. (KIÇ GRADİN YAKASI da denir.) || Iskota yakası -> ISKOTA. ||Karula yakası, karula* halatının bağlandığı yelken köşesi —Yelken sporunda, yelkenin alt ucunun direğe tutturulan köşesi. || Larmo yakası, flok yelkenlerinin larmoya rastlayan kenarı. || Matafyon yakası, yeklenlerin serene bağlanan yakası. (SEREN YAKASI da denir.) || Miyama yakası — MİYAMA.
—Dökme, ve Giy. Yakası açılmadık, poşet biçiminde dokunan, bürümcüğe benzer bir tür kumaş; bu kumaştan meydana getirilen kıyafet. (Poşet biçiminde olduğundan yalnızca yaka ve kol yeri açılıp gecelik entarisi, iç camaşırı, mintan vb. olarak kullanılır. Yaka ve kol kenarları oya, dantel vb. ile bezenir ya da kıvrılarak bastırılır.)
—Esk. sil. Zırhın boynu sakınan kısmı.
—inş. Bir çatıda, saçak kenarında örtü altına oturan ve boydan boya uzanan çinko ya da bakır oluk parçası.
—Kur. tar. Osmanlılar'da yeniçerilere belirli zamanlarda kıyafet bedeli olarak verilen on bir akçe için kullanılan deyim.
—Mantarbil. Birçok mantarın sapını çevreleyen durağan(durgun) halka.
—ferz. Yaka ayağı, bir şömizye yakada kıvrılan bölümün altında kalan ve yaka oyuğuna dikilen bölüm. || Kırık yaka, iki üst ucu dışarı bükülmüş kolalı düz yaka. || Sert yaka, kolalanmış ve parlaması için ütülenmiş yaka. || Yalancı yaka, bir adam gömleğinde, düğme ile takılıp çıkarılabilen yaka. || Yumuşak yaka, ne kolalanmış ne de telalanmış yaka.
—Zool. Kuşlarda, bilhassa güvercinlerde ve tavuklarda çepeçevre boynu örten tüy şeridi.
—ANSİKL. Denize. Kare bir yelkende, yukarıdaki iki yakaya miyama yakaları, alttaki yakalara da karula ya da amora yakası ve ıskota yakası denir. üçgen bir yelkende amora ve ıskota yakaları aşağıda, çördek yakası ise yukarıdadır. Bir yan yelkende, amora ve ıskota yakalarının haricinde, bir seren yakası ile bumbanın uç kısmına rastlayan bir cunda yakası bulunur üçgen ve yan yelkenlerin işlevleri durağan(durgun) olmasına rağmen, kare yelkenlerin alt yakaları için bu sözkonusu değildir. Hakkaten de, rüzgârın iskele ya da sancaktan gelişine bakılırsa bu yakalar sırayla amora yakası ya da ıskota yakası olarak kullanılır.
YAKA a.
1. Ağın en üst ve en alt kesiminde bulunan, kalınca iple dokunmuş, geniş gözlü (3-5 sıra halinde uzanırlar), yaka bağlarını taşıyan ağ kısmı.
2. Yaka bağları, mantar ya da kurşun yakaları sağlamlaştıran, mantarların ya da kurşunların geçirildiği ip.
YAKA a. 1975 yıllarına kadar üretimi meydana getirilen ve Yenice sigarasıyla aynı içim ve fizik özellikleri taşıyan, meyan balı emdirilmiş kahverengi sigara kâğıtlı türk sigara çeşidi.
YAKA, Kastamonu'nun merkez ilçesine bağlı Akyaka bucağının merkezi; 271 nüf. (1990).
YAKA adası, esk. Gadir, Van gölünün Erciş körfezi adında olan K.-D. kesiminin D. kıyıları önünde andezitik kayaçlardan meydana gelmiş minik ada.
Kaynak: Büyük Larousse
yaka ingilizcesi
1. collar.
2. side (of a stream, body of water, or street).
-sý açýlmadýk unheard-of (curse, obscenity).
-sýna asýlmak/yapýþmak /ýn/ to hound, badger, bedevil, not to leave (someone) in peace.
-dan atmak /ý/ to get rid of, get shut of.
-sýný býrakmamak /ýn/ not to leave (someone) in peace, to hound, badger, bedevil.
- bir yanda, paça bir yanda very disheveled.
-yý ele vermek to get caught, be collared.
-dan geçirmek /ý/ to adopt (a child).
- ýsýrmak to say “God forbid!†in horror.
-sýný kaptýrmak /a/ to let oneself get deeply involved with (someone); to let oneself get deeply entangled in (something).
-yý kurtarmak/sýyýrmak /dan/ to manage to escape from; to free oneself from.
- paça by main force.
- paça etmek /ý/ to remove (someone) by main force; to throw (someone) out (by main force).
- silkmek /dan/ to get fed up with (someone).
1. collar.
2. side (of a stream, body of water, or street).
-sý açýlmadýk unheard-of (curse, obscenity).
-sýna asýlmak/yapýþmak /ýn/ to hound, badger, bedevil, not to leave (someone) in peace.
-dan atmak /ý/ to get rid of, get shut of.
-sýný býrakmamak /ýn/ not to leave (someone) in peace, to hound, badger, bedevil.
- bir yanda, paça bir yanda very disheveled.
-yý ele vermek to get caught, be collared.
-dan geçirmek /ý/ to adopt (a child).
- ýsýrmak to say “God forbid!†in horror.
-sýný kaptýrmak /a/ to let oneself get deeply involved with (someone); to let oneself get deeply entangled in (something).
-yý kurtarmak/sýyýrmak /dan/ to manage to escape from; to free oneself from.
- paça by main force.
- paça etmek /ý/ to remove (someone) by main force; to throw (someone) out (by main force).
- silkmek /dan/ to get fed up with (someone).
PIRANHA PRN-230 Multimedya Yaka Mikrofonu
Degaje Yaka Nedir?
Yaka Silkmek Nedir?
YORUMLAR