YASAKLAMAK g. f. 1. (Bir hiç kimseye) bir şeyi, bir yeri, bir şey yapmayı yasaklamak, bir kimseden söz ederken, otoritesini, yetkis...
YASAKLAMAK g. f.
1. (Bir hiç kimseye) bir şeyi, bir yeri, bir şey yapmayı yasaklamak, bir kimseden söz ederken, otoritesini, yetkisini kullanarak, bir kimsenin bir şeyi yapmasına, bir şeyden yararlanmasına, bir yere girmesine vb. izin vermemek; yasak etmek: Ailesi gece sokağa çıkmasını yasakladı. Babam bu mevzudan söz etmemizi yasakladı.
2. Bir şeyi yasaklamak, bir şeyden (yönetmelik, yasa ilke vb.) söz ederken, bu yasağı içermek: Yönetmelik, saat 20'den sonrasında hasta ziyaretini yasaklıyor.
3. Bir şeyi yasaklamak, o şeyin gerçekleşmesine yayımlanmasına, dağıtımına vb izin vermemek, yasak etmek: Bir mitingi, bir filmi yasaklamak. Bir ilacı yasaklamak.
—Huk. Bir kimsenin hakları kullanmasını yasal olarak engellemek.
♦ yasaklanmak edilg. f.
1. Bir şeyin yapılmasına, kullanılmasına, bir yere girilmesine vb. izin verilmemek: Geceleri dışarı çıkması yasaklandı. Politika yapmalan yasaklanan politikacılar. Şeker hastalarına yasaklanan yiyecekler.
2. Bir şeyin yayımlanmasına, dağıtımına, gösterimine vb. izin verilmemek: Gösterilmesi sansürce yasaklanan filmler.
1. (Bir hiç kimseye) bir şeyi, bir yeri, bir şey yapmayı yasaklamak, bir kimseden söz ederken, otoritesini, yetkisini kullanarak, bir kimsenin bir şeyi yapmasına, bir şeyden yararlanmasına, bir yere girmesine vb. izin vermemek; yasak etmek: Ailesi gece sokağa çıkmasını yasakladı. Babam bu mevzudan söz etmemizi yasakladı.
2. Bir şeyi yasaklamak, bir şeyden (yönetmelik, yasa ilke vb.) söz ederken, bu yasağı içermek: Yönetmelik, saat 20'den sonrasında hasta ziyaretini yasaklıyor.
3. Bir şeyi yasaklamak, o şeyin gerçekleşmesine yayımlanmasına, dağıtımına vb izin vermemek, yasak etmek: Bir mitingi, bir filmi yasaklamak. Bir ilacı yasaklamak.
—Huk. Bir kimsenin hakları kullanmasını yasal olarak engellemek.
♦ yasaklanmak edilg. f.
1. Bir şeyin yapılmasına, kullanılmasına, bir yere girilmesine vb. izin verilmemek: Geceleri dışarı çıkması yasaklandı. Politika yapmalan yasaklanan politikacılar. Şeker hastalarına yasaklanan yiyecekler.
2. Bir şeyin yayımlanmasına, dağıtımına, gösterimine vb. izin verilmemek: Gösterilmesi sansürce yasaklanan filmler.
Kaynak: Büyük Larousse
yasaklamak
(-i durum ekiyle kullanılan eylem)
(-i durum ekiyle kullanılan eylem)
- Bir şeyin yapılmamasını buyurmak ya da istemek:
yasaklamak ingilizcesi
- to forbid, prohibit; to ban; /ý, a/ to forbid (someone) (something); /ý, a/ to forbid (someone) (to do something).
yasaklanmak
(nesne almayan eylem)
(nesne almayan eylem)
- Yasak edilmek; yapılmaması buyrulmak ya da istenmek, engellenmek, önlenmek, menedilmek.
yasaklanmak ingilizcesi
- to be forbidden, be prohibited; to be banned
YORUMLAR