YAYIMLAMAK g. f. 1. Bir şeyi (kitap, der gi, gazete vb.) yayımlamak, onu basıp da ğıtmak, satışa sunmak; neşretmek: Ramanlar, sözlü...
YAYIMLAMAK g. f.
1. Bir şeyi (kitap, der gi, gazete vb.) yayımlamak, onu basıp da ğıtmak, satışa sunmak; neşretmek: Ramanlar, sözlükler bır yazarın tüm yapıtlarını yayımlayan bir yayınevi.
2. Bir bilgiyi, bir haberi vb. (bir yerde) yayımlamak, onları bir gazetede, bir dergide vb. basarak halkın bilgisine sunmak, kamuoyuna bildirmek: Bir yasayı, bir tüzüğü yayımlamak Bir duyuruyu, bir makaleyi, bir haberi gazetede yayımlamak.
3. Resmen bildirmek, her insanın bilgisine sunmak, duyuru etmek: Bir kararname yayımlamak.
♦ yayımlanmak edilg. f.
1. Yazılıp basılmak ve dağıtılmak: Dergilerde alanıyla ilgili piyasaya sürülen her şeyi okur.
2. Radyo ve televizyonla duyurulmak, gösterilmek: Televizyonda kapsamlı bir halde piyasaya sürülen haber.
3. duyuru edilmek, resmen bildirilmek: Resmi gazetede piyasaya sürülen yasa yürürlüğe girdi.
♦ yayımlatmak ettirg. f. Yayımlanmasını sağlamak: Bu kitabı yazdım fakat ner- de yayımlatacağımı bilmiyorum.
1. Bir şeyi (kitap, der gi, gazete vb.) yayımlamak, onu basıp da ğıtmak, satışa sunmak; neşretmek: Ramanlar, sözlükler bır yazarın tüm yapıtlarını yayımlayan bir yayınevi.
2. Bir bilgiyi, bir haberi vb. (bir yerde) yayımlamak, onları bir gazetede, bir dergide vb. basarak halkın bilgisine sunmak, kamuoyuna bildirmek: Bir yasayı, bir tüzüğü yayımlamak Bir duyuruyu, bir makaleyi, bir haberi gazetede yayımlamak.
3. Resmen bildirmek, her insanın bilgisine sunmak, duyuru etmek: Bir kararname yayımlamak.
♦ yayımlanmak edilg. f.
1. Yazılıp basılmak ve dağıtılmak: Dergilerde alanıyla ilgili piyasaya sürülen her şeyi okur.
2. Radyo ve televizyonla duyurulmak, gösterilmek: Televizyonda kapsamlı bir halde piyasaya sürülen haber.
3. duyuru edilmek, resmen bildirilmek: Resmi gazetede piyasaya sürülen yasa yürürlüğe girdi.
♦ yayımlatmak ettirg. f. Yayımlanmasını sağlamak: Bu kitabı yazdım fakat ner- de yayımlatacağımı bilmiyorum.
Kaynak: Büyük Larousse
YAYIMCILIK a. Yayımcının işi ve mesleği; genel anlamda, kitap, mecmua vb. endüstrisi ve ticareti: Yayımcılıkla uğraşmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YAYIMLAMA a. Yazılan bir şeyi basıp dağıtma, kitle haberleşme-iletişim araçlarıyla bildirme, duyurma; yayımlamak eylemi: Bu kurultay raporunu yayımlamayı düşünüyoruz. Yasaları yayımlama vazife ve yetkisi Cumhurbaşkanı'ha aittir.
Kaynak: Büyük Larousse
YAYIMCI a.
1. Bir sanatçının, bir yazarın yapıtlarını basıp satışa sunan, tanıtmacılığını icra eden kimse; bir yayınevinin sahibi ya da sorumlusu olan gerçek ya da tüzel şahıs; naşir.
2. Bir yazarın yapıtının eleştirel basımını hazırlayıp yayımlayan kimse. (Eşanl EDİTÖR.)
1. Bir sanatçının, bir yazarın yapıtlarını basıp satışa sunan, tanıtmacılığını icra eden kimse; bir yayınevinin sahibi ya da sorumlusu olan gerçek ya da tüzel şahıs; naşir.
2. Bir yazarın yapıtının eleştirel basımını hazırlayıp yayımlayan kimse. (Eşanl EDİTÖR.)
Kaynak: Büyük Larousse
yayımlamak
(-i durum ekiyle kullanılan eylem)
1 . Kitap, gazete, mecmua şeklinde şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek.
2 . Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak.
3 . Resmen bildirmek, izah etmek, ilân etmek.
(-i durum ekiyle kullanılan eylem)
1 . Kitap, gazete, mecmua şeklinde şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek.
2 . Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak.
3 . Resmen bildirmek, izah etmek, ilân etmek.
yayımlamak ingilizcesi
- to publish, to get sth out; to broadcast, to beam
yayımcılık
isim
isim
- Yayımcının yapmış olduğu iş, naşirlik, tâbilik, editörlük
- Kitap, mecmua, gazete şeklinde basılı yapıtların seçimi, hazırlanması ve pazarlanması işlemi.
yayımcılık ingilizcesi
- publishing, editing
yayımcı
isim
1 . Bir sanatçının, bir yazarın eserini yayımlayıp satışını elde eden kimse ya da kurum, naşir, tâbi, editör:
"Yayımcılar, kazanç amacıyla, alışılmış yapıtlar sunarlar okuyucuya."- N. Cumalı.
2 . Herhangi bir eserin radyo ve tv vesilesiyle dinleyiciye, seyirciye ulaştırılmasını elde eden kimse.
isim
1 . Bir sanatçının, bir yazarın eserini yayımlayıp satışını elde eden kimse ya da kurum, naşir, tâbi, editör:
"Yayımcılar, kazanç amacıyla, alışılmış yapıtlar sunarlar okuyucuya."- N. Cumalı.
2 . Herhangi bir eserin radyo ve tv vesilesiyle dinleyiciye, seyirciye ulaştırılmasını elde eden kimse.
yayımcı ingilizcesi
- publisher, editor
YORUMLAR