yazmak (-i vaziyet ekiyle kullanılan eylem) 1 . Sözü, düşünceyi hususi işaret ya da harflerle anlatmak: "Büyük bir coşku, bir...
yazmak
(-i vaziyet ekiyle kullanılan eylem)
1 . Sözü, düşünceyi hususi işaret ya da harflerle anlatmak:
"Büyük bir coşku, bir haz içinde şu satırları yazıyorum."- Ö. Seyfettin.
2 . Yazı ile anlatmak, yazıya dökmek.
3 . (-den vaziyet kiyle kullanılan eylem) Yazar olarak vazife yapmak.
4 . (-e vaziyet ekiyle kullanılan eylem) Yazı ile bildirmek, haber vermek:
"Yenilgi Almanya'yı karıştırmış, gazeteler yazıyor."- A. İlhan.
5 . Bir ilim ya da edebiyat eseri oluşturmak.
6 . (sayaç vb.) Sayılarla niceliği vurgulamak.
7 . Kaydetmek; bir göreve alabilmek.
8 . halk ağzında Yaymak, sermek.
9 . halk ağzında Gelinin yüzünü süslemek:
"Kalem alıp kaşın gözün yazmalı."- Halk türküsü.
10 . mecaz (doğaüstü güçler) İnsanın geleceğini oluşturmak.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yazıp çizmek
yazmak (II)
(destek eylem)
(-i vaziyet ekiyle kullanılan eylem)
1 . Sözü, düşünceyi hususi işaret ya da harflerle anlatmak:
"Büyük bir coşku, bir haz içinde şu satırları yazıyorum."- Ö. Seyfettin.
2 . Yazı ile anlatmak, yazıya dökmek.
3 . (-den vaziyet kiyle kullanılan eylem) Yazar olarak vazife yapmak.
4 . (-e vaziyet ekiyle kullanılan eylem) Yazı ile bildirmek, haber vermek:
"Yenilgi Almanya'yı karıştırmış, gazeteler yazıyor."- A. İlhan.
5 . Bir ilim ya da edebiyat eseri oluşturmak.
6 . (sayaç vb.) Sayılarla niceliği vurgulamak.
7 . Kaydetmek; bir göreve alabilmek.
8 . halk ağzında Yaymak, sermek.
9 . halk ağzında Gelinin yüzünü süslemek:
"Kalem alıp kaşın gözün yazmalı."- Halk türküsü.
10 . mecaz (doğaüstü güçler) İnsanın geleceğini oluşturmak.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yazıp çizmek
yazmak (II)
(destek eylem)
- Bir takım fiillere getirilerek yakınlık fiilleri yapılır.
Etkili E-Mail Yazmak
Ileti göndermek ya da duvara yazmak şeklinde işlemleri yapamıyorum, problem nedir?
Pardus CD'si Yazmak
YAZMAK g. f.
1. Bir sözcüğü, bir harfi, bir rakamı vb. yazmak, onları hususi işaret ler çizerek bir yazı dizgesinin göstergeleriyle vurgulamak; Bir “M" yazmak. Bir kesri yazmak. Ismini parmağıyla kuma yazmak.
2. Bir harfi, bir sözcüğü, bir rakamı vb. (belirgin bir şekilde) yazmak, harfleri, göstergeleri (iyi ya da fena) belirgin bir şekilde çizmek, belirgin bir yazı türüyle ya da belirgin bir yazı dizgesini kullanarak göstermek: Bu sözcüğü çok silik yazmışsın, asla okunmu yor. Toplamı, hem sayı hem de yazıyla yazmak. Bu mektubu eski yazıyla yazmış.
3. Bir şeyi bir yere yazmak, unutulmaması, kalıcı olması için yazıyla saptamak, kaydetmek: Bir ağacın gövdesine ismini yazmak. Adresimi defterine yaz ki unutmayasın. Buraya isminizi ve soyadınızı yazın
4. Bir satır, bir sayfa vb. yazmak, yazıyla doldurmak, o denli satırlık ya da sayfalık bir metin oluşturmak: Bir iki satır yazın da yazınıza bakayım. Bu mevzu hak kında fakat üç sayfa yazabildim.
5. Bir yapıt, bir yazı vb. yazmak, fikirlerini yazıyla anlatmak, yazınsal, bilimsel bir yapıt ortaya koymak: Bir roman, bir öykü, bir oyun yazmak Bu gazetenin sıhhat köşesinde yazıyor. Sertlik üzerine kısa bir tecrübe etme yazdı.
6. (Bir hiç kimseye) [mektup] yazmak, o kimselerle haberleşmek, ona bir mektup göndermek: Ailesine mektup yazmak. Gittiğinden bu yana bizlere asla yazmadı.
7. Bir şeyi, bir şeyin nasıl bulunduğunu yazmak, bir yazıda, bir yapıtta onu yazıyla anlatmak, izah etmek, korumak için çaba sarfetmek vb.: üzüntüsünü sevincini, izlenimlerini yazmak. Olayların nasıl geliştiğini, kimlerin orada bulunduğunu, niçin duygulandığınızı yazın. Kitabında bunların acaip hayvanlar olduklarını yazıyor.
8. Bir şeyi (bir hiç kimseye) yazmak, bir şeyin nasıl olduğuna vb. bir mektupla, telgrafla vb. yazılı olarak bildirmek: Yolculuğunun iyi geçtiğini yazıyor. Gelip gelmeyeceğini ba na yaz.
9. Bir hiç kimseye bir şey yapmasını yazmak, yazılı olarak ondan istemek: Onu garda beklememizi yazıyor.
10. Bir müzik yapıtı, bir partisyon yazmak, bes telemek, ezgileri müzikteki sesleri, uzlaşımsal göstergelerle yazılı olarak göster mek.
11. Bir kimseyi bir yere, bir şeye yazmak, onu bir topluluğa, bir örgüte, bir kuruluşa vb. alınması için kaydetmek, bir görevi yerine getirmek suretiyle seçmek, göreve alabilmek: Evladı okula yazdılar Beni derneğe üye yazmışlar Bir kimseyi tanık yazmak.
12. Sayaç vb sözkonusuysa, sayılarla niceliği vurgulamak: Taksimetre ne kadar yazmış?
13. Doğaüstü güçler tarafınca yazgı olarak belirlenmek: Tanrı yazımızı bu şekilde yazmış
14. Aklına, aklının bir köşesine yazmak, üstünde dikkat le durmak, unutmamak.
15. Yörs. Yay mak, sermek.
16. Yörs. Gelinin yüzünü süslemek.
♦ gçz.
1. Yazı işaretlerini kullanmak: Yazmayı öğrenmek.
2. Bir araç, bir madde kullanarak yazı imlerini belirgin bir şekilde oluşturmak: Kurşun kalemle, mürekkeple yazmak. Eğik, büyük harflerle yazmak.
3. Kalem, tebeşir vb. sözkonusuysa, bir yüzey üstünde yazı imlerini çizmeyi elde eden bir iz bırakmak: Bu tükenmez bundan böyle yazmıyor. Bu kalem kırmızı, kalınca, ince yazıyor.
4. Yazar olmak, yazar olarak vazife yapmak, başlı başına bir etkinlik olarak yazıyla, yazınla uğraşmak: Bu gazeteci bir sanat dergisine yazıyor. Devamlı yazmak istemişimdir. Onun için yazmak yaşamak anlamına gelir.
5. Belirteç + yazmak, belirgin bir üslubu olmak, belirgin bir ifade yöntemi kullanmak: Bu adam çok güzel yazıyor.
6. Yaz boz tahtası, eskiden okullarda dışarı çıkan bir çocuğun dönerek dönmediğini denetlemek için çıkarken ve dönerken işaret konan tahta. |j Yaz boz tahtasına çevirmek, bir işle ilgili olarak art arda, birbiriyle çelişen, birbirini tutmayan kararlar alabilmek. |j Yazıp çizmek, yazmak, kaydetmek. II. Eylem kökleri ya da gövdeleri sonuna a (-e) alan bağfiillerle birleşerek yakınlık belirten birleşik fiiller oluşturur: Düşeyazmak. Oleyazmak.
♦ yazılmak dönşl. t. Bir topluluğa, bir örgüte, bir kuruluşa, bir etkinliğe katılabilmek için kendini bir yere yazdırmak; kaydolmak: iş bulma kurumu'na, üniversiteye, bir partiye, bir listeye yazılmak. Akşam kurslarına yazıldım.
♦ yazılmak edilg.
1. Yazıyla kaydedilmek, belirtilmek: Tarih yukarıya sağa yazılır.
2. Belirgin bir yazımı olmak: Bu sözcük nasıl yazılır? "Gülle" sözcüğü iki "I" ile yazılır.
3. Belirgin bir dilde, belirgin bir yazı türünde, belirgin bir üslupla anlatılmak: Günlük şeklinde yazılmış bir roman. İngilizce yazılmış bir mektup.
4. Kaçınılmaz olmak, mukadder olmak: Bu şekilde yazılmış bir kere, ne kadar değişiklik yapmak istesen boşuna.
♦ yazdırmak ettirg. t.
1. (Bir hiç kimseye) bir şey yazdırmak, o kimsenin, o şeyi yazmasını sağlamak: Dilekçe yazdırmak. Mektup yazdırmak.
2. Bir kimseyi bir yere, bir şeye yazdırmak, bir topluluğa, bir örgüte, bir kuruluşa vb. alınması için oraya yazılmasını, kaydedilmesini sağlamak: Çocuğunu okula, basketbola yazdırmak.
♦ yazışmak işt t. Birbirine yazmak, mektupla haberleşmek, mektuplaşmak: Karşılıklı konuşamadıklarından yazışıyor tardı. Çok nadir görüşüyoruz, fakat senelerdir tertipli bir şekilde yazışıyoruz.
1. Bir sözcüğü, bir harfi, bir rakamı vb. yazmak, onları hususi işaret ler çizerek bir yazı dizgesinin göstergeleriyle vurgulamak; Bir “M" yazmak. Bir kesri yazmak. Ismini parmağıyla kuma yazmak.
2. Bir harfi, bir sözcüğü, bir rakamı vb. (belirgin bir şekilde) yazmak, harfleri, göstergeleri (iyi ya da fena) belirgin bir şekilde çizmek, belirgin bir yazı türüyle ya da belirgin bir yazı dizgesini kullanarak göstermek: Bu sözcüğü çok silik yazmışsın, asla okunmu yor. Toplamı, hem sayı hem de yazıyla yazmak. Bu mektubu eski yazıyla yazmış.
3. Bir şeyi bir yere yazmak, unutulmaması, kalıcı olması için yazıyla saptamak, kaydetmek: Bir ağacın gövdesine ismini yazmak. Adresimi defterine yaz ki unutmayasın. Buraya isminizi ve soyadınızı yazın
4. Bir satır, bir sayfa vb. yazmak, yazıyla doldurmak, o denli satırlık ya da sayfalık bir metin oluşturmak: Bir iki satır yazın da yazınıza bakayım. Bu mevzu hak kında fakat üç sayfa yazabildim.
5. Bir yapıt, bir yazı vb. yazmak, fikirlerini yazıyla anlatmak, yazınsal, bilimsel bir yapıt ortaya koymak: Bir roman, bir öykü, bir oyun yazmak Bu gazetenin sıhhat köşesinde yazıyor. Sertlik üzerine kısa bir tecrübe etme yazdı.
6. (Bir hiç kimseye) [mektup] yazmak, o kimselerle haberleşmek, ona bir mektup göndermek: Ailesine mektup yazmak. Gittiğinden bu yana bizlere asla yazmadı.
7. Bir şeyi, bir şeyin nasıl bulunduğunu yazmak, bir yazıda, bir yapıtta onu yazıyla anlatmak, izah etmek, korumak için çaba sarfetmek vb.: üzüntüsünü sevincini, izlenimlerini yazmak. Olayların nasıl geliştiğini, kimlerin orada bulunduğunu, niçin duygulandığınızı yazın. Kitabında bunların acaip hayvanlar olduklarını yazıyor.
8. Bir şeyi (bir hiç kimseye) yazmak, bir şeyin nasıl olduğuna vb. bir mektupla, telgrafla vb. yazılı olarak bildirmek: Yolculuğunun iyi geçtiğini yazıyor. Gelip gelmeyeceğini ba na yaz.
9. Bir hiç kimseye bir şey yapmasını yazmak, yazılı olarak ondan istemek: Onu garda beklememizi yazıyor.
10. Bir müzik yapıtı, bir partisyon yazmak, bes telemek, ezgileri müzikteki sesleri, uzlaşımsal göstergelerle yazılı olarak göster mek.
11. Bir kimseyi bir yere, bir şeye yazmak, onu bir topluluğa, bir örgüte, bir kuruluşa vb. alınması için kaydetmek, bir görevi yerine getirmek suretiyle seçmek, göreve alabilmek: Evladı okula yazdılar Beni derneğe üye yazmışlar Bir kimseyi tanık yazmak.
12. Sayaç vb sözkonusuysa, sayılarla niceliği vurgulamak: Taksimetre ne kadar yazmış?
13. Doğaüstü güçler tarafınca yazgı olarak belirlenmek: Tanrı yazımızı bu şekilde yazmış
14. Aklına, aklının bir köşesine yazmak, üstünde dikkat le durmak, unutmamak.
15. Yörs. Yay mak, sermek.
16. Yörs. Gelinin yüzünü süslemek.
♦ gçz.
1. Yazı işaretlerini kullanmak: Yazmayı öğrenmek.
2. Bir araç, bir madde kullanarak yazı imlerini belirgin bir şekilde oluşturmak: Kurşun kalemle, mürekkeple yazmak. Eğik, büyük harflerle yazmak.
3. Kalem, tebeşir vb. sözkonusuysa, bir yüzey üstünde yazı imlerini çizmeyi elde eden bir iz bırakmak: Bu tükenmez bundan böyle yazmıyor. Bu kalem kırmızı, kalınca, ince yazıyor.
4. Yazar olmak, yazar olarak vazife yapmak, başlı başına bir etkinlik olarak yazıyla, yazınla uğraşmak: Bu gazeteci bir sanat dergisine yazıyor. Devamlı yazmak istemişimdir. Onun için yazmak yaşamak anlamına gelir.
5. Belirteç + yazmak, belirgin bir üslubu olmak, belirgin bir ifade yöntemi kullanmak: Bu adam çok güzel yazıyor.
6. Yaz boz tahtası, eskiden okullarda dışarı çıkan bir çocuğun dönerek dönmediğini denetlemek için çıkarken ve dönerken işaret konan tahta. |j Yaz boz tahtasına çevirmek, bir işle ilgili olarak art arda, birbiriyle çelişen, birbirini tutmayan kararlar alabilmek. |j Yazıp çizmek, yazmak, kaydetmek. II. Eylem kökleri ya da gövdeleri sonuna a (-e) alan bağfiillerle birleşerek yakınlık belirten birleşik fiiller oluşturur: Düşeyazmak. Oleyazmak.
♦ yazılmak dönşl. t. Bir topluluğa, bir örgüte, bir kuruluşa, bir etkinliğe katılabilmek için kendini bir yere yazdırmak; kaydolmak: iş bulma kurumu'na, üniversiteye, bir partiye, bir listeye yazılmak. Akşam kurslarına yazıldım.
♦ yazılmak edilg.
1. Yazıyla kaydedilmek, belirtilmek: Tarih yukarıya sağa yazılır.
2. Belirgin bir yazımı olmak: Bu sözcük nasıl yazılır? "Gülle" sözcüğü iki "I" ile yazılır.
3. Belirgin bir dilde, belirgin bir yazı türünde, belirgin bir üslupla anlatılmak: Günlük şeklinde yazılmış bir roman. İngilizce yazılmış bir mektup.
4. Kaçınılmaz olmak, mukadder olmak: Bu şekilde yazılmış bir kere, ne kadar değişiklik yapmak istesen boşuna.
♦ yazdırmak ettirg. t.
1. (Bir hiç kimseye) bir şey yazdırmak, o kimsenin, o şeyi yazmasını sağlamak: Dilekçe yazdırmak. Mektup yazdırmak.
2. Bir kimseyi bir yere, bir şeye yazdırmak, bir topluluğa, bir örgüte, bir kuruluşa vb. alınması için oraya yazılmasını, kaydedilmesini sağlamak: Çocuğunu okula, basketbola yazdırmak.
♦ yazışmak işt t. Birbirine yazmak, mektupla haberleşmek, mektuplaşmak: Karşılıklı konuşamadıklarından yazışıyor tardı. Çok nadir görüşüyoruz, fakat senelerdir tertipli bir şekilde yazışıyoruz.
Kaynak: Buüyük Larousse
YAZDIRMA a. Yazdırmak eylemi.
—Ofis. Yazdırma makinesi, ses kaydı çok iyi olmayan, fakat bilhassa durdurma ya da çalıştırmada işlem ku.lt;»ylıkları elde eden teyp.
Kaynak: Büyük Larousse
yazmak ingilizcesi
1. /ý/ to write: Bana yazmayý unutma! Don´t forget to write me! Tevhide teyzene Ahmet´in gelmesi için yazdým. I´ve written to your Aunt Tevhide saying that Ahmet is to come.
2. /ý/ to enroll, register; to enlist, sign (someone) on.
3. /a/ to write articles for, write for (a newspaper or magazine).
4. /ý/ to put makeup, spangles, and various small pieces of jewelry on (a bride´s) face. yaz boz tahtasý school slate. yaz boz tahtasýna çevirmek /ý/ to confuse (a situation) by repeatedly reversing oneself, muddle (a situation) by repeatedly changing one´s mind.
1. /ý/ to write: Bana yazmayý unutma! Don´t forget to write me! Tevhide teyzene Ahmet´in gelmesi için yazdým. I´ve written to your Aunt Tevhide saying that Ahmet is to come.
2. /ý/ to enroll, register; to enlist, sign (someone) on.
3. /a/ to write articles for, write for (a newspaper or magazine).
4. /ý/ to put makeup, spangles, and various small pieces of jewelry on (a bride´s) face. yaz boz tahtasý school slate. yaz boz tahtasýna çevirmek /ý/ to confuse (a situation) by repeatedly reversing oneself, muddle (a situation) by repeatedly changing one´s mind.
yazdırmak ingilizcesi
- to dictate, to cause to write
yazılmak
(nesne almayan eylem)
1 . Yazmak işi yapılmak.
2 . (-e vaziyet ekiyle kullanılan eylem) Kendini bir yere yazdırmak, kaydolmak:
"İlk limanda gemici yazıldım."- Halikarnas Balıkçısı.
"Hakikaten de hem o köşe odaları vermiş, hem de partiye yazılmıştı."- T. Buğra.
(nesne almayan eylem)
1 . Yazmak işi yapılmak.
2 . (-e vaziyet ekiyle kullanılan eylem) Kendini bir yere yazdırmak, kaydolmak:
"İlk limanda gemici yazıldım."- Halikarnas Balıkçısı.
"Hakikaten de hem o köşe odaları vermiş, hem de partiye yazılmıştı."- T. Buğra.
yazılmak ingilizcesi
- to be written; to be enrolled, to enrol, to enroll
Etkili E-Mail Yazmak
Ileti göndermek ya da duvara yazmak şeklinde işlemleri yapamıyorum, problem nedir?
Pardus CD'si Yazmak
YORUMLAR