yekpare ödat (yekpa:re) Farsça yek + pÂ¥re 1 . Bir parçadan oluşan, tek parça, tüm: "Pencerelerin karşı duvarı yerden tav...
yekpare
ödat (yekpa:re) Farsça yek + pÂ¥re
1 . Bir parçadan oluşan, tek parça, tüm:
2 . zarf Tek parça olarak, tüm olarak:
"Tarih, yekpare görülecek, topyekûn sevilecek veya da nefret edilecek bir şey değildir."- Y. K. Beyatlı.
YEKPARE sıf. (fars. yek, bir, tek ve pare, parça'dan yek-pSre). Bir tek parçadan oluşan, tek parça, tüm: Tüm odayı yekpare bir halı kaplıyordu.
—Öto. Yekpare beden, askı donanımı yardımıyla tekerlekler üstüne oturan karoseri ve şasiden oluşan tüm. (Eşanl. YEKPARE KAROSERİ.)
—Süslem. sant. Yekpare su, birbirine bağlanan motiflerden oluşan su. || Yekpare şemse, deri cildin tümünü kaplayacak halde yapılmış şemse.
—be. Tek parça, tüm olarak, olduğu şeklinde: Bir camı yekpare yerinden çıkarmak.
—Öto. Yekpare beden, askı donanımı yardımıyla tekerlekler üstüne oturan karoseri ve şasiden oluşan tüm. (Eşanl. YEKPARE KAROSERİ.)
—Süslem. sant. Yekpare su, birbirine bağlanan motiflerden oluşan su. || Yekpare şemse, deri cildin tümünü kaplayacak halde yapılmış şemse.
—be. Tek parça, tüm olarak, olduğu şeklinde: Bir camı yekpare yerinden çıkarmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YEKPARE
- Tekparça; tek parçadan oluşan; tüm.
- Tek parçadan meydana gelen. Parçasız.
yekpare ingilizcesi
1. built of, formed of, or consisting of one piece.
2. in one piece
1. built of, formed of, or consisting of one piece.
2. in one piece
YORUMLAR