Cinsellik - Ahlak - Biyoloji

Cinsellik - Ahlak - Biyoloji Nietzsche, her insanın eşit olarak itaat edeceği evrensel ve muhteşem bir ahlak sistemi old...




Cinsellik - Ahlak - Biyoloji

Nietzsche, her insanın eşit olarak itaat edeceği evrensel ve muhteşem bir ahlak sistemi olduğu görüşünü reddeder. Ona bakılırsa, ahlakı evrensel olarak algılamak bireyler arasındaki temel farklılıkları dikkatsizlik etmek anlamına gelir. Öte taraftan, Nietzsche, tüm insanları karakterize eden tek şeyin "çevreye hükmetme gücü/iktidarı ele geçirme isteği" bulunduğunu ve bunun insan doğasının merkezinde bulunduğunu söyler.




Nietzsche'nin bu söylediklerinin ne kadar doğru bulunduğunu, seksle ilgili ahlak kurallarının hanım ve adamların cinsel davranışlarına uygulanışında görmek mümkündür. Bu ahlak kuralları ve yaptırımlar, her ne kadar toplumdan topluma, kültürden kültüre ve aynı cemiyet içinde bölge ve derslik farklılıklarına bakılırsa değişse de, genel anlamda hanımefendilerin girmiş olduğu evlilik öncesi ya da evlilik harici cinsel ilişkiler negatif olarak görülmekte ve ailenin/kocanın namusunu kirletme olarak nitelendirilmekteyken, adamların aynı davranışları pozitif bir davranışmış şeklinde hovardalık olarak görülmektedir. Namus denilen kavram dahi ilk olarak hanıma ait değildir.
Bu yazıda, adamların bu çifte standartları, hanım ve erkekler arasındaki cinsel ilişkiye yaklaşım farklılıkları, adamların eşleri tarafınca aldatılmayı önlemek için ahlak kurallarının yaptırımlarının haricinde kullandıkları yöntemler, seks satıldığında niçin ilk alıcının ezici çoğunluğunun erkekler olduğu, tecavüzlerin niçin genellikle erkeklerce işlendiği, eşcinsel ve ensest ilişkilerin niçin anormal olarak görüldüğü ele alınacaktır.
Tüm bu mevzulara sosyobiyolojik açıdan yaklaşılacaktır. Buna girişmeden ilkin sosyobiyoloji ile ilgili kısa bir bilgi vermek yararlı olur. Sosyobiyolojinin babası Wilson, bu bilimi "tüm toplumsal davranışların biyolojik temelinin sistemli, belirli kurallara uyan olarak incelenmesidir" diye tanımlamaktadır. Sosyobiyoloji, Darwin'in "Türlerin Kökeni" adlı kitabında belirttiği "en güçlünün hayatta kalacağı (neslinin devam edeceği), en zayıfın öleceği (neslinin yok olacağı)" ifadesini toplumsal davranışların en mühim kuralı olarak kabul eder. İnsan ve hayvanların davranışları, onların üreme ile genlerini gelecek kuşağa aktarma şanslarını en yüksek tutacak şekilde genetik olarak yönlendirilmektedir.
Seksin gayesi, üreme ile türün neslinin devamlılığını sağlamaktır. Fert açısından ise, kendi taşımış olduğu genleri yaşatıp gelecek kuşaklara aktaracak ve bu şekilde genlerin ölümsüzlüğünü sağlayacak yavrular üretmektir. Dawkins, canlıların bir tek programlanmış hayatta kalma ve genleri gelecek kuşağa aktarma makineleri bulunduğunu ileri sürmektedir.
Kısacası, evrim kuramına bakılırsa, doğadaki bir türün başarısı, üretilen yavru sayısına ve gelecek nesillerde genetik olarak belirlenen karakterlerin/özelliklerin devamlı ya da artan oranda temsil edilmesine bağlıdır.

Zinanın Bilimi
Yeryüzündeki değişik cemiyet ve kültürlerde hanımefendilerin ve adamların cinsel ilişkiye yaklaşımlarındaki farkları ortaya koymak için meydana getirilen araştırmalarda;

- Adamların evlilik dışı ilişkiye girmeye kadınlardan çok daha istekli,
- Adamların farklılık olsun diye, değişik hanımlarla cinsel ilişkiye girmeye kadınlardan daha fazla istekli,
- Hanımefendilerin evlilik dışı ilişkiye girme sebeplerinin genellikle evliliklerinde doyum olamama ve/ya da daha uzun süreceğinden güvenli oldukları yeni bir ilişkiye girme isteği,
- Adamların plansız/tesadüfi (casual) cinsel ilişkilerinde, bayanlara bakılırsa daha az seçici

oldukları ortaya konmuştur.
Bu farklılıkların temelinde, her iki seksin de kendi genlerini gelecek kuşağa aktarma şanslarını en yüksek kılmak için kullandıkları "stratejiler", biyolojik farklılıklar ve üremedeki roller yatmaktadır. Adamın tüm yaşamı süresince üretebileceği sperm sayısı milyon çarpı milyon iken kadının üretebileceği yumurta sayısı yaklasık 400 kadardır.
Ergonomik olarak adamın babası olabileceği (kendi genlerini taşıyacak) çocuk sayısı sınırsızdır. Erkeklerde en fazla çocuğa haiz olma rekoru (haremindeki karılarından) 1056 çocuk ile Fas Kralı İsmail'e aittir. Hanımlarda en fazla çocuğa haiz olma rekoru, 19. yy.da Moskova'da yaşamış ve üçüz doğuran bir hanıma aittir ve bu üstün dereceli ise bir tek 69'dur.
üremede, hanım ve adam, sperm ve yumurtaları vesilesiyle eşit sayıda gen verirken, üremenin kalan aşamaları kadının vücudunda, kıymetli besin ve enerji ları kullanılarak gerçekleşmektedir. Bununla birlikte, fetüsün gelişme ve büyümesi dokuz ay kadar sürdüğünden, kadının bu dokuz ay içinde genini taşıyacak yeni yavru üretmesi olanaksızdır ve doğum esnasında yaşamını yitirme riski de cabasıdır. Özetle, üreme kadının aleyhine dezavantajlar içermektedir.
Hanımefendilerin cinsel ilişkiye girmede daha nazlı ve seçici olmalarının sebebi, üremenin getireceği yükten dolayı doğuracağı ve kendi genini taşıyacak yavrunun yaşama şansını en yüksek kılacak gen ve imkânı sağlayabilecek eşi seçebilmek, bir başka deyişle en iyi yatırımı yapabilmektir. Doğrusu, hanımlar için nazlı olmak ve en iyi genetik özellikleri görünceye kadar acil etmemek avantajlıdır.
Öte taraftan, üremenin erkeklere olan biyolojik yükü fazla olmadığından, süratli ve hovarda olmak erkekler için daha yararlıdır. Doğrusu, "hanımefendileri seveceksin sonrasında da terk edeceksin (love 'em leave 'em)" anlayışı avantajlıdır. Tecavüzlerin ezici genellikle erkeklerce gerçekleştirilmesinin nedenini bu fayda da görmek mümkündür.
İran'da yaşam kadınlığı yasaklanmıştır. Bunun yerini "signeh" denilen ve imam nikâhıyla gerçekleşen, bir kaç dakikadan yıllara kadar sürebilen evlilik almıştır. Hanım ve adam bu şekilde evliliğe anlaşırken, adam hanıma para vermektedir. Şiiler, Hz. Muhammed'in signeh'i onayladığını ileri sürerken, Sünniler bu durumu reddetmektedirler. Görüldüğü şeklinde bu uygulama dahi adamın genlerini en kolay yolla yaygınlaştırabilmek için dini kurallar içinde bulmuş olduğu bir yoldur.
Ortalama olarak tüm insan topluluklarının 3/4'ü adamların aniden fazla eş almasını yasa ve geleneklerle teşvik etmektedir. Tersine, kadının aniden fazla kocayla evlenmesi, tüm toplulukların % 1'inde görülmektedir. Mesela, Tibet ve Tibet'e komşu ülkelerde bir kaç adam kardeşin bir tek hanımla evlendikleri görülmektedir. Hepsi beraber yaşamaktadırlar ve hanımla cinsel ilişkiye girmeleri sırayla olmaktadır. Doğan çocuk ise en yaşlı adam kardeşin dölünden kabul edilmektedir.
Cenup Hindistan'ın Nayar toplumunda, eskiden hanımlar serbestçe aynı anda aniden fazla sevgili ya da kocaya haiz olabiliyordu. Erkekler karılarıyla beraber yaşamıyorlar ve doğan evlatları kendilerinin olarak görmüyorlardı. Onun yerine kız kardeşlerinin evlatlarının büyütülmesine katkıda bulunuyorlardı. Bu durumu yaparken, kendi yeğenleriyle en azından 1/4 oranında gen ortaklığı bulunduğunu "biliyorlardı".
Evlilik dışı cinsel ilişki arayan adam çifte standartlıdır; kendisi başka adamların karıları ile cinsel ilişkiye girmeyi isterken, karısının bu şekilde bir şeyi yapmasına kesinlikle izin vermez. Adamların bu boynuzlanma paranoyalarının da biyolojik bir sebebi vardır. Hanım, doğumu kendisi yapmış olduğu ve yavruyu karnında taşımış olduğu için doğurduğu yavrunun kendisine ait bulunduğunu bilir. Oysa adam bu durumu bilemediği için bu paranoyaya haizdir.
Erkekler bu biyolojik dezavantajı kendi lehlerine çevirmek için ahlak kurallarının yaptırıcılığının yanında, bir takım fizyolojik yollar kullanmaktadırlar. Mesela hanım sünneti denilen uygulama ekranda görülen pencereden bir tanesidir. Bu uygulamada hanımefendilerin klitorisleri ya da vajinanın harici kısmı kesilerek uzaklaştırılmaktadır. Bunda amaçlanan, hanımefendilerin cinsel isteklerini azaltarak "boynuzlanmayı" önlemektir.
Başka bir uygulama "infibulation"dır. "Infibulation"da, kadının cinsel organı neredeyse kapanacak şekilde dikilmekte ve bu şekilde kadının cinsel ilişkiye girmesi imkânsızlaşmaktadır. Infibulation'a maruz kalmış kadının cinsel organı doğum için ya da doğumun peşinden çocuğun sütten kesilmesinden sonrasında yeniden çocuk yapmak için açılmaktadır.
Hanım sünneti taş devrinde Merkezi Afrika'da başlamış ve oradan Mısır, S. Arabistan, Pakistan, İndonezya, Birleşik Arap Emirliği vb. ülkelere yayılmıştır. Hanım sünneti ve "infibulation" bugün 23 ülkede uygulanmaktadır. Metal namus kemerleri de aynı maksatla kullanılmıştır. Bu metal kemerler, vücuttan atıkların atılmasına izin verecek, fakat cinsel ilişkiyi imkânsızlaştıracak şekilde yapılmaktaydı. Çok yakın zamanlarda bir adamın yapmış olduğu uygulama ilginçtir. Bu adam, karısının cinsel organını her cinsel birleşmenin peşinden asma kilitle kilitlemiştir.
Hayvanlarda da benzer uygulamalar vardır. Mesela, acantohocephalan kurtlarının erkekleri cinsel birleşmenin peşinden, bir nevi çimento tıpa ile dişinin cinsel organını kapatıyor. Bir çok türde görülen bu çimento tıpanın iki işlevi var. Birincisi, cinsel birleşmenin peşinden spermin dışarı sızmasını önleyerek döllenme şansını artırıyor. İkinci olarak ise, başka bir adamın aynı dişiyle cinsel birleşmeye girmesini önlüyor.
Adamın uyguladığı tüm bu yöntemlere karşın çocuğun gerçek biyolojik babası olduğundan güvenli olamadığı zamanlarda, başvurduğu son olarak uygulamanın katliam olduğu görülüyor. Amerikan şehirlerinde ve başka ülkelerde meydana getirilen araştırma sonrası çıkan sonuçlar, cinsel kıskançlığın en yaygın katliam sebebi bulunduğunu gösteriyor. Çoğu zaman cinayeti işleyen koca, kurban ise zina icra eden hanım ve aşığıdır. ABD ve İngiltere'deki savcılar, hâkimler ve jüriler, kocanın zina işleyen karısını ya da aşığını öldürmesini en hafifçe şekilde cezalandırmakta ya da tamamen beraat ettirmektedirler.
Son zamanlara kadar, İbrani, Mısır, Roman, Aztek, İslam, Afrika, Çin, Japon yasalarının hepsi, evli adamın evlatlarının gerçek biyolojik babası olmalarını sağlayacak yöndedir. Bu yasalar zinayı, zina icra eden kadının evlilik durumuna bakılırsa (zina icra eden adamın evlilik şartları göz önüne alınmaksızın) tanımlarlar.
Evli bir kadının yapmış olduğu zina, kocasına karşı işlenmiş bir kabahat olarak görülmektedir ve koca, sertlik içeren saldırılar ya da karısı için ödediği başlık parasının iadesiyle beraber boşanmaya kadar haklara haizdir. Evli bir adamın yapmış olduğu karısına karşı işlenmiş bir kabahat olarak addedilmemektedir; bunun yerine, zina yapmış olduğu hanım evli ise, bu onun kocasına karşı işlenmiş bir kabahat, hanım evli değilse babası ya da adam kardeşlerine karşı (çünkü kadının ihtimaller içinde evlilik için kıymeti düşmüştür) işlenmiş bir kabahat olarak görülmektedir.

Eşcinsellik
Eşcinsellik eski Yunan uygarlığında cinsel içgüdünün tabii ifadesi olarak kabul edilmenin yanında, heteroseksüel aşktan daha içten ve duyarlı olarak görülüp övülmekteydi. Romalılar içinde açık ve yaygın olarak görülmekteydi. Tarihin meşhur eşcinsel ve biseksüelleri içinde Sokrates, Platon, Sappho, Pindar, Büyük İskender, Virgil, Catullus, Julius Sezar gibileri vardı.
Eşcinsellik tek tanrılı ve peygamberli dinlerin hepsinde yasaklanmış ve bu şekilde ilişkiye girenler ağır cezalara çarptırılmıştır. Mesela, Tevrat bu mevzuda "Bir adam başka bir erkekle, hanımla yatmış olduğu şeklinde yatarsa, her iki adam de günah (abomination) işlemiş olur; her ikisi de kanları üstlerine akacak şekilde öldürülmelidir.
İncil'de ise "İşte Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Onların hanımefendileri dahi tabii ilişkiler yerine tabii olmayanları yeğlediler. Aynı şekilde erkekler de hanımla tabii ilişkilerini koyup birbirlerine karşı tutkuyla yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar (Romalılar 1/26-27)" demektedir.
Yukarıdaki ayette ifade edildiği şeklinde insanoğlu eşcinselliğin tabii olup olmadığını ve ortaya çıkmasında nelerin sebep bulunduğunu uzun süre düşündüler.
Eşcinsel davranışların sebepleri mevzusunda ilim adamları iki kampa ayrılmışlar. Birinci kampta, eşcinselliğin çevrenin etkisiyle oluştuğunu kabul eden ilim adamları var. İkinci kampta ise, insanların cinsel tercihlerini genlerinin yönlendirdiğini savunanlar var. Fakat her iki grubun da ortaya koyduğu bilimsel bulgular zayıf.
Bir takım ilim adamları, adam ve dişinin her ikisinde de karşı cinsiyete ait gizli saklı özellikler taşındığını ileri sürmektedirler. Bir takım hayvanlarla meydana getirilen karşılaştırmalı emekler, evrimin, gerektiğinde bu gizli saklı özelliklerden birisinin "yanlış" cinsiyette ortaya çıkarabileceğini göstermiştir. Benzer şekilde, Freud da insanoğlunun doğasında her iki sekse ait özellikler bulunduğunu anlatmaktadır.
Bir takım eşcinsel aktivistler, kendilerinin eziyet görmelerinin ve bu eziyetin meşrulaştırılmasının sebebi olarak evrim kuramını göstermektedirler. Buna karşılık, Smith, insanlardaki "acayip" cinsel ilişkilerin bilimsel olarak hemen hemen anlaşılmadığını, bir bilimsel kuramın (Darwinizm ya da bir başkasının) bir insanoğlunun "kıymeti" hakkında hükme varmada kullanılmaması icap ettiğini söylüyor.
Evrim kuramına bakılırsa, kendi türlerinin devamını sağlayacak cinsel ilişki içinde olmadıkları için, eşcinsellerin nesilleri tükenmeye adaydır. Buna bakılırsa, evrimin eşcinselleri niçin halen yok edemediği sorulmaktadır. Sosyobiyolojinin kurucusu Wilson, eşcinselliğin türün nüfus artışının denetimi açısından yararlı bulunduğunu söylüyor. Çünkü eşcinseller çocuk üretemeyecekleri için nüfus artışının frenlenmesine katkıda bulunuyorlar. Bu vaziyet farelerde gözlenmiştir. Fareler, çok fazla kalabalıklaştıklarında eşcinsel davranış göstermektedirler.
Osmanlı sarayında, haremlik selamlıklarda hanım ve adamların ayrı yerlerde tutulması sebebiyle eşcinselliğin yaygın olduğu ileri sürülmektedir. Morris'in, eşcinselliğin ortaya çıkma sebebi üstüne söyledikleri bu durumu doğrular görünüyor. Morris, eşcinselliğin ideal seks objesi olmadığı zamanlarda ortaya çıktığını ve bunun bir çok hayvanda gözlendiğini ve hayvanların, diri olmayan nesnelerle dahi cinsel ilişkiye girdiğini anlatmaktadır. Bununla birlikte, hayvanlarla cinsel ilişkiye girmenin az oranlarda dahi olsa insanlarda da mevcut olduğu bilinmektedir.
Bir çok insan hayvanların yaptıklarına bakarak eşcinselliğin tabii olup olmadığına karar vermenin mühim olduğuna inanır. Fakat eşcinsellik hayvanlar içinde da; boğa, inek, eşek, kedi, keçi, domuz, antilop, fil, maymun, tavşan, aslan, farelerde... gözlenmiştir.
Barash, bir takım hayvanlarda eşcinselliğin haricinde eşcinsel saldırı bulunduğunu anlatmaktadır. Acanthocephalan kurtlarının erkekleri başka bir adam kurtla karşılaştıklarında, bu adamın cinsel organını aynı çimento tıpa ile kapatıyorlar. Bu adam kurdu hadım erteleyerek, bir rakibini saf dışı bırakıyor. Tahtakurusu erkekleri kendi spermlerini başka erkeklere eşcinsel tecavüzün peşinden, aktarma ediyorlar. Saldırı edilen adam bir dişiyle cinsel birleşmeye girdiğinde saldırı eden adamın spermini boşaltıyor ve bu şekilde saldırı eden adamın genleri yaygınlaşıyor.

Ensest
Ensest, yasayla yasaklanan derecede birbirine kan bağıyla akrabalığı olan hanım ve adam arasındaki cinsel ilişkidir. Bir takım toplumlarda kuzenler içinde evlilikler ensest olduğu sebebi öne sürülerek yasaklanmışken, bazılarında serbesttir. Eski Mısır'da, krallar, İsis ve Osiris adlı tanrılarından yüreklilik ile birlikte kendi kızları ve adam kardeşleriyle evlendiler. Eski Farisilerde, Yunanlılarda ensest ilişkiler vardı ve Arabistan'da adam evlat annesiyle evlenmekteydi. Merkez ve Cenup ABD'da yaşayan Kızılderililer kendi kızları ile ensest ilişkiye girerler. Kamboçya'da babalar kızlarıyla, anneler adam çocuklarıyla, adam kardeşler kız kardeşleriyle evlenmektedir.
Ensest ilişkiler, tarihte günümüzdekinden daha yaygınken, bugün yasalarca niçin yasaklanmış? Niçin ensest tabusu var? Bir takım ilim adamları ensest tabusunun içgüdüsel bulunduğunu ileri sürerken bazıları da öğrenilmiş bulunduğunu ileri sürmekteler.
Sosyobiyolojistler ensest ilişkilerden kaçınmanın genetik, doğrusu içgüdüsel bulunduğunu söylüyorlar.
Nedenlemeleri şu şekilde:
Yakın akraba evliliklerinde, bir tür genetik hastalığa haiz olarak doğan evlatların sayısı kan bağı olmayan evliliklere bakılırsa daha fazla. Çoğumuz genetik hastalığa yol açacak genler taşıyoruz; ama bu hastalığın bizlerde bir emaresi yok. Bunun sebebi, bu hastalık genlerinin çekinik olması. İlgili genin hastalığa yol açabilmesi için hem anneden hem de babadan birer tanesinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Yakın akrabalar içinde taşınan gen ortaklığı fazla olduğundan, bu şekilde evliliklerde doğacak evlatların genetik bir hastalığa haiz olma şansı yüksektir.

Netice
Cinsellik, haz almanın ötesinde ahlak ve politikanın cenk alanı haline gelmiştir. Sosyobiyolojiye, evrim kuramına ister emin olun ister inanmayın, seksle ilgili ahlak kuralları erkeklere hizmet ediyor ya da onlara hizmet edecek şekilde "yazılmış" ya da esnekleştirilmiş. İnsanların cinsel tercihlerini yapmalarında ya da bu şekilde yönlendirilmelerinde genlerinin tesiri olsa da, bana ait şahsi görüşüm, bu mevzuda son söz insanoğlunun iki şeyinin arasındaki organına düşüyor:
İki kulağının arasındaki "beyine".

umut ünal








  • Ahlak ve Ahlak Felsefesi


  • Evlilik ve Cinsellik


  • Çocuk ve Cinsellik



 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Cinsellik - Ahlak - Biyoloji
Cinsellik - Ahlak - Biyoloji
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/cinsellik-ahlak-biyoloji.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/08/cinsellik-ahlak-biyoloji.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content