MüLAZIM sıf. (ar. mülâzım). Esk. Bir yere ya da hiç kimseye bağlanan. —Esk. denize. Mülazım kaptan, osmanlı donanmasında yetişme...
MüLAZIM sıf. (ar. mülâzım). Esk. Bir yere ya da hiç kimseye bağlanan.
—Esk. denize. Mülazım kaptan, osmanlı donanmasında yetişmen kaptan.
♦ a. Esk. Bir işe girmek için ilkin parasız olarak o işe devam eden kimse.
—Esk. ask. Osmanlı ordusunda ekip ya da eşiti birliklere komuta eden subay. (Komuta zincirinde bu derecedeki rütbeler “zabit vekili'', "mülazımı sani" ve "mülazımı evvel" ya da "birinci mülazım" diye yükselerek sıralanırdı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında da [1934'e kadar] bu aşama isimleri kullanıldı.) || Mülazımı evvel, üsteğmenin eşanlamlısı. (Birinci mülazım da denirdi.) || Mülazımı sani, "zabit vekili", asteğmenden bir üst rütbenin (teğmen) eşanlamlısı.
—Esk. eğit. Osmanlı döneminde medrese öğrenimini bitirip icazet alanlara verilen isim. (Bk. ansikl. böl.)
—Kur. tar. Osmanlı devletinde yetişmen işgören. (Tanzimat'tan ilkin, bu tür durumlar için "şakirt" terimi kullanılırken, Tanzimat'tan sonrasında öğrencilerle daire çalışanlarını birbirlerinden ayırmak için, yetişmen memurlara "mülazım†dendi. Mülazım [memur adayı], resmi yazışma [kitabet] yöntemlerini öğrendikten sonrasında aylıklı kâtipliğe atanırdı.)
—ANSİKL. Esk. eğit. Mülazım olanların ismi “Ruznamçei Divanı Hümayurf'a kaydedilirdi. Yedi yıl olan mülazımlık süresini dolduranlar rüus sınavına girer, başarı göstermiş olurlarsa "iptida hariç rüusu†ile müderris olarak atanırlardı. Sınavda başarı göstermiş olsun olmasın isteyen hâkimlik mesleğini seçip kadı olabilirdi.
—Esk. denize. Mülazım kaptan, osmanlı donanmasında yetişmen kaptan.
♦ a. Esk. Bir işe girmek için ilkin parasız olarak o işe devam eden kimse.
—Esk. ask. Osmanlı ordusunda ekip ya da eşiti birliklere komuta eden subay. (Komuta zincirinde bu derecedeki rütbeler “zabit vekili'', "mülazımı sani" ve "mülazımı evvel" ya da "birinci mülazım" diye yükselerek sıralanırdı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında da [1934'e kadar] bu aşama isimleri kullanıldı.) || Mülazımı evvel, üsteğmenin eşanlamlısı. (Birinci mülazım da denirdi.) || Mülazımı sani, "zabit vekili", asteğmenden bir üst rütbenin (teğmen) eşanlamlısı.
—Esk. eğit. Osmanlı döneminde medrese öğrenimini bitirip icazet alanlara verilen isim. (Bk. ansikl. böl.)
—Kur. tar. Osmanlı devletinde yetişmen işgören. (Tanzimat'tan ilkin, bu tür durumlar için "şakirt" terimi kullanılırken, Tanzimat'tan sonrasında öğrencilerle daire çalışanlarını birbirlerinden ayırmak için, yetişmen memurlara "mülazım†dendi. Mülazım [memur adayı], resmi yazışma [kitabet] yöntemlerini öğrendikten sonrasında aylıklı kâtipliğe atanırdı.)
—ANSİKL. Esk. eğit. Mülazım olanların ismi “Ruznamçei Divanı Hümayurf'a kaydedilirdi. Yedi yıl olan mülazımlık süresini dolduranlar rüus sınavına girer, başarı göstermiş olurlarsa "iptida hariç rüusu†ile müderris olarak atanırlardı. Sınavda başarı göstermiş olsun olmasın isteyen hâkimlik mesleğini seçip kadı olabilirdi.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR