Saka TDK, Türk Dil Kurumu - 1 - isim Arapça sa®®¥ 1 . Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse. 2 . Kırsal bölg...
Saka
TDK, Türk Dil Kurumu
- 1 -
isim Arapça sa®®¥
1 . Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse.
2 . Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kimse.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- 2 -
isim, hayvan bilimi
Saka kuşu.
Birleşik Sözler
- 3 -
isim, tıp (***) Arapça ¹a¤®a
Baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık.
TDK, Türk Dil Kurumu
isim Arapça sa®®¥
1 . Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse.
2 . Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kimse.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- saka beygiri gibi
- 2 -
isim, hayvan bilimi
Saka kuşu.
Birleşik Sözler
- saka kuşu
- 3 -
isim, tıp (***) Arapça ¹a¤®a
Baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık.
Fuat Saka
Hasan Saka
Rüyada Saka Kuşu Görmek
SAKA a.
1. Evlere çeşmeden su taşıyarak para kazanan kimse.
2. Saka beygiri gibi, bir işini izlemek için değişik yerlere uğrayarak dolaşan kimse için kullanılır; vakit geçirmek için amaçsızca şurada burada gezip dolaşanlar için kullanılır.
*Folk. Saka meşki, sakaların su taşıdıkları tulum, kırba vb. kaplara verilen ad. (Bunların tekli ya da çiftli olanları vardı. Çiftliler hayvanlara yüklenir, tekliler sırtta taşınırdı.)
*Gelenks. mim. Saka deliği, eski evlerde, sokak yönündeki duvarda yer alan delik. (Sakalar getirdikleri suyu, evin içine girmeden bu delikten, duvann ardındaki kaba boşaltırlardı.)
*jkt. tar. Saka gediği, OsmanlI döneminde çeşmelerden su alma ayrıcalığına verilen adKSenede bağlanmış olan bu gedik alınır, satılır, vârislere geçebilirdi. Bu ayrıcalık 1869'da kaldırıldı.)
*Kur. tar. Yeniçeri ocağı'nda her ocağın su gereksinmesini sağlayan görevli. (Bk. ansikl. böl.) || Sakalar kethüdası, Osmanlılar'da sakalar ocağının kâhyası. (Sakaba- şından sonra gelirdi. Divan'da yemek sırasında kazaskerlerle defterdara ibrik verip peşkir tutmak görevleri arasındaydı.)
*Tasav. Saka postu, bektaşi ve mevlevi tekkelerinde matbah kapısının yanında oulunan ve tekkede sakalık yapanlara ayrılmış olan yer. || Saka yen, mevlevi tekkelerinde matbah kapısının yanında bulunan ve tarikata girmek isteyenlerin soyunmaları için ayrılmış olan yer. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Kur. tar. Saka, içme ve yıkanma suyunu barışta ve seferde ortalara sağlamakla yükümlüydü. Suyu, beygirlere iki taraflı yüklenen kırbalarla taşırdı. XVII. yy.'da sayıları 700 kişi kadar olan sakaların kışlaları Ağakapısı'nın dışındaydı. Ulufe ve ayrıca her erbain (22 aralık) giysi bedeli alır, kırba ve muslukları yağlamaları için her yıl kendilerine sakabaşı tarafından donyağı dağıtılırdı. Padişahlar yazlığa çıktıklannda 15 saka kendisine hizmet ederdi. Bu görev, Yeniçeri ocağı ile birlikte kaldırıldı (1826).
*Tasav. Mevlevi tarikatına girmek isteyen aday kişi (talip, can), kazancı dedeye başvurarak dileğini anlatır; kazancı dede, uygun gördüğü cana, dileğinde kararlı olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere saka yerinde üç gün beklemesini buyururdu. Bu süre içinde talibin dileğinde içtenliği ve kararlılığı anlaşılırsa, kendisinden ikrar alınarak tarikata kabul edilirdi.
Saka yerine kapanan can, kimseyle konuşmaz, hiçbir şeyle uğraşmaz, yalnızca tekkedeki öteki canların yaptıklarını izlerdi. Saka yerinde kalarak denenmeyen hiçbir talip tarikata alınmazdı.
SAKA a. (ar. şahtan şaTca). Esk.
1. Baygınlık.
2. Saka-yı hafife, hafif baygınlık. || Saka-yı şedide, derin, şiddetli baygınlık.
SAKA çoğl. a. (ar. çoğl. saka).Esk.
1. Artçı kuvvetler
2. Sâkat-ül-ceyş, orduda arkada bulunan, artçı askerler,
SAKA a. Dilbil. hotan dilinin eşanlamlısı.
1. Evlere çeşmeden su taşıyarak para kazanan kimse.
2. Saka beygiri gibi, bir işini izlemek için değişik yerlere uğrayarak dolaşan kimse için kullanılır; vakit geçirmek için amaçsızca şurada burada gezip dolaşanlar için kullanılır.
*Folk. Saka meşki, sakaların su taşıdıkları tulum, kırba vb. kaplara verilen ad. (Bunların tekli ya da çiftli olanları vardı. Çiftliler hayvanlara yüklenir, tekliler sırtta taşınırdı.)
*Gelenks. mim. Saka deliği, eski evlerde, sokak yönündeki duvarda yer alan delik. (Sakalar getirdikleri suyu, evin içine girmeden bu delikten, duvann ardındaki kaba boşaltırlardı.)
*jkt. tar. Saka gediği, OsmanlI döneminde çeşmelerden su alma ayrıcalığına verilen adKSenede bağlanmış olan bu gedik alınır, satılır, vârislere geçebilirdi. Bu ayrıcalık 1869'da kaldırıldı.)
*Kur. tar. Yeniçeri ocağı'nda her ocağın su gereksinmesini sağlayan görevli. (Bk. ansikl. böl.) || Sakalar kethüdası, Osmanlılar'da sakalar ocağının kâhyası. (Sakaba- şından sonra gelirdi. Divan'da yemek sırasında kazaskerlerle defterdara ibrik verip peşkir tutmak görevleri arasındaydı.)
*Tasav. Saka postu, bektaşi ve mevlevi tekkelerinde matbah kapısının yanında oulunan ve tekkede sakalık yapanlara ayrılmış olan yer. || Saka yen, mevlevi tekkelerinde matbah kapısının yanında bulunan ve tarikata girmek isteyenlerin soyunmaları için ayrılmış olan yer. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Kur. tar. Saka, içme ve yıkanma suyunu barışta ve seferde ortalara sağlamakla yükümlüydü. Suyu, beygirlere iki taraflı yüklenen kırbalarla taşırdı. XVII. yy.'da sayıları 700 kişi kadar olan sakaların kışlaları Ağakapısı'nın dışındaydı. Ulufe ve ayrıca her erbain (22 aralık) giysi bedeli alır, kırba ve muslukları yağlamaları için her yıl kendilerine sakabaşı tarafından donyağı dağıtılırdı. Padişahlar yazlığa çıktıklannda 15 saka kendisine hizmet ederdi. Bu görev, Yeniçeri ocağı ile birlikte kaldırıldı (1826).
*Tasav. Mevlevi tarikatına girmek isteyen aday kişi (talip, can), kazancı dedeye başvurarak dileğini anlatır; kazancı dede, uygun gördüğü cana, dileğinde kararlı olup olmadığını ortaya çıkarmak üzere saka yerinde üç gün beklemesini buyururdu. Bu süre içinde talibin dileğinde içtenliği ve kararlılığı anlaşılırsa, kendisinden ikrar alınarak tarikata kabul edilirdi.
Saka yerine kapanan can, kimseyle konuşmaz, hiçbir şeyle uğraşmaz, yalnızca tekkedeki öteki canların yaptıklarını izlerdi. Saka yerinde kalarak denenmeyen hiçbir talip tarikata alınmazdı.
SAKA a. (ar. şahtan şaTca). Esk.
1. Baygınlık.
2. Saka-yı hafife, hafif baygınlık. || Saka-yı şedide, derin, şiddetli baygınlık.
SAKA çoğl. a. (ar. çoğl. saka).Esk.
1. Artçı kuvvetler
2. Sâkat-ül-ceyş, orduda arkada bulunan, artçı askerler,
SAKA a. Dilbil. hotan dilinin eşanlamlısı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR