Folik Asit ve vitamin BC şeklinde adları var ise da folik asit olarak bilinir. Vücuda girdikten sonrasında kimyasal yapısı değişiyor...
Folik Asit ve vitamin BC şeklinde adları var ise da folik asit olarak bilinir. Vücuda girdikten sonrasında kimyasal yapısı değişiyor ve karaciğerde bir miktar depolanabilir. Depo edilen miktar 6 - 9 ay kadar eksiklik belirtilerinin çıkmasını engeller. Folik asitin içersinde barındırdığı moleküllerden PABA ve Glutamik Asit ayrı bir vitamin şeklinde tesir gösterir, sanki vitamin içersinde vitamin gibidir. Barsak bakterileri tarafınca da üretilmektedir. Dayanıksızdır, ışık, ısı, bekleme ve pişirilme esnasında tahrip olur.
Folik Asitin Tesirleri
- B-12 Vitaminine benzer tesir alanları olan THFA adlı enzimin ön maddesidir.
- Amino asit, protein ve sinir sistemi iletisinde kullanılan bir takım iletken maddelerin yapımında rol alır.
- Hücre için koşul olan DNA ve RNA sentezinde vazife alır.
- Hücre bölünmesi için gereklidir. Bu tesiri ile büyümeyi de sağlar.
- Akyuvar denilen kan hücrelerinin yapımında vardır.
- Anne karnındaki bebeğin sinir sisteminin gelişimi için gereklidir.
Folik Asit Eksikliği
Eksikliği pek de ender değildir. Emareler B-12 Vitamini eksikliğine oldukça benzer. Eksikliğin temelinde yatan sebepler başta taze sebze, meyveden yoksun yetersiz beslenme, sindirim sisteminden emilimin ameliyat, hastalık sebebiyle bozulması, alkol, ilaç kullanımı şeklinde metabolik problemler, stres, hastalık, gebelik şeklinde çok fazla tüketim olmasıdır. Bunların sonucunda ;
- Gebelik döneminde olursa ağırbaşlı sorunlara neden olur. Normale oranla gebelerde gereksinim iki katına çıkar. Bebek annenin karaciğerdeki depolarını kısa sürede boşaltır. Ortaya çıkmaya başlamış olan emareler de hamilelik ile ilgili durumlara bağlanır. Sonuçta gebelik toksemisi, erken doğum, az ağırlıklı bebek ile bebekte spina bifida şeklinde beynimiz - omurilik anomali ve hasarları oluşabilir.
- Megalablastik anemi denilen bir tür kansızlık hastalığı meydana gelir. Sık görülen demir eksikliğine bağlı kansızlıktır. Folik asite bağlı olan çoğu zaman demir vermek ile kansızlığın düzelmemesiyle anlaşılır.
- İştahsızlık, kilo kaybı, dilde şişme ve kızarma, bulantı, kusma, ishal şeklinde sindirim sorunları ortaya çıkar.
- Huzursuzluk, kafa ağrısı-sancısı, bitkinlik, unutkanlık şeklinde hafifçe belirtilerden sinirlilik, hırçınlık, düşmanca tavırlar, paranoya durumuna kadar uzanan ağır sinirsel problemler oluşabilir.
- Enfeksiyonlara yatkınlık,
- Çarpıntı şeklinde bir takım kalp sorunları oluşabilir.
Folik Asit Fazlalığı
Besinlerle fazlalığına yol açılmasa da vitamin ilacı şeklinde 2000 mikrogramın üzerine çıkıldığında problemler oluşur. Gebelerde bebeğe zarar verebilir. Başka kişilerde uykusuzluk, huzursuzluk, sindirim şikayetleri, ciltte döküntü ve kaşıntı yapar.
Folik Asit Gereksinimi
Besinlerde değişik kimyasal bileşikler halinde vardır ve bu tür şeyler vücutta değişikliklere uğrar. Burada yazılan miktarlar vitamin olarak değerleri kapsamaktadır. ABD'da meydana getirilen araştırmalar halkın beslenme ile günde averaj 220 mikro gram Folik Asit aldığını göstermiştir.
Vitaminler - K Vitamini (Fillokinon)
Vitaminler - C Vitamini (Askorbik Asit)
Vitaminler - B3 Vitamini (Nikotinamid, Niasin, PP Vitamini)
Folik Asit (Vitamin B9)
Folik asit (Folat-polisin, C19H19N7O6), B grubundan bir vitamindir (B9 vitamini).Kimyaca ismi pteroil glutamikasit (PGA)tır. Çünkü "pteridin", "PABA" ve "glutamik asit†bileşiminden oluşmuştur.
1931 senesinde araştırmacı Lucy Wills tarafınca gözlemnenen folik asit, hamilelik döneminde kansızlığı önlemek için lüzumlu gıda olarak tanımlanmıştır. 1941 senesinde Mitchell ve arkadaşları ıspanak yapraklarında bu maddeyi bulmuşlardır. Bob Stokstad 1943 senesinde saf kristal formunu izole etmiştir.
Kimyasal yapısı, Amerikan Cyanamid Şirketi Lederle Laboratuvarları'nda çalışırken elde edildi.
Bu tarihsel araştırma projesi, 1945 senesinde saf bir kristal formu elde edildi.O günden bu yana folik asit bilhassa kanser ile mücadelede çalışmalarda kullanılmaktadır.
Yeşil yapraklarda yaygın olarak bulunduğundan bu isim verilmiştir. Çünkü Latincede folum yaprak manasındadır.
B9 VitaminiKimyasal Yapısı
B9 Vitamini Biokimyasal olarak yapısı başlıca üç organik maddenin birleşmesinden meydana gelir. Bu tür şeyler Pteridin, p-Aminobenzoik-asit ve glutamik asitlerdir.Folik asidin p-Aminobenzoik ve pteridin'den oluşan kısmına Pteroik asit denilir. Bundan dolayı folik asit Pteroyl Glutamik asit diye de adlandırılır.
BÇ Vitamini türlü sayıda glutamik asit ihtiva eden deriveleri vardır. Karaciğerde bulunan folik asit derivesi bir glutamik asit ihtiva eder, ince harsaklarda bakteriler tarafınca bireşim edilen folik asitte üç glutamik asit vardır. Bu tür şeyler gamma glutamil bağı ile birbirlerine bağlanmışlardır. Bileşik olarak glutamil bağı ihtiva eder. Pteroyl glutamik asit türevleri de elde edilmiştir.
B9 Vitamini 5 ve 7 glutamik asit içerenleride vardır. Hayvansal dokuda bulunan bir enzim vesilesiyle başka pteroylglutamik asit bileşikleri monoglutamik asit şeklinde parçalanırlar. Folik asit karaciğer tarafınca Sitrovorum unsur ya da asit de denen indirgenmiş şekle dönüştürülür.
B9 Vitamini Folik Asidin pteridin halkasmdaki 5,6,7,8 karbon atomları indirgenerek tetrahidrofolik (FH4) asit meydana gelmiş olur. Sitrovorum unsur, folinik asit ve tetrahidrofolikasit eş mealde kullanılan kelimelerdir. Sitrovorum kelimesi bu maddenin “Leuconostoc Citrovorum†denen laktobacillus için lüzumlu bir gıda faktörü olmasından dolayı kullanılmıştır. Folinik asitte bununla birlikte Pteridin halkasında 5 numaralı pozisyonda bulunan azot atomu hidrojen yerine bir formil gurubu bağlanmış olabilir.Folinik asidin 10 formil derivesi streptokokkus laktisde tabii olarak mevcuttur.
B9 Vitamini Folik Asit,Kimyaca ismi pteroil glutamik asittir (PGA). Çünkü “pteridinâ€, “PABA" ve “glutamik asit†bileşiminden oluşmuştur. Bc faktörü de denir. Bu madde suda mızrak şeklinde kristallenen portakal sarısı renginde bir katıdır, ısıtılmakla erimez, fakat 250°C'de esmerleşerek bozunur. Özgür asit halinde az, fakat sodyum tuzu halinde suda çok çözünür. Bazik ve yansız çözeltilerinde ısıya pek dayanıklı değildir.
Eksikliği
Eksikliği sonucu megaloblastik kansızlık meydana getirir. Tropikal bölgelerde çok rastlanır. Bu eksikliğin başlıca sebebi protein-kalori eksikliğine dayanmaktadır. Düzgüsel beslenen insanlarda ama sindirim bozukluğunda ve gebelikte görülebilir. Sarada kullanılan ilaçlar verilirken de bu vitaminin verilmesi gerekir. Bir takım antibiyotikler (örneğin Trimetoprim + Sulfamid kombinonyonları) bu vitamini yok edebilmektedir. Bira, şarap, rakı vs. fazla içen kimselerde bu vitamin eksikliği oldukça sık görülmektedir.
100 Gram Gıdadaki Folat Miktarı
Sindirimi
Bu vitamin, ince barsak epitelinde bulunan bir karbonksipeptidaz enziminin yardımıyla, besinlerde bulunan poliglutamil şeklindeki folatlar parçalanarak özgür folat şeklinde ince barsakların üst kısımlarından emilir. Ayrıca bir takım değişikliğe uğrayarak kanda metil tetrahidrofolat şeklinde vardır. Karaciğerde de böylelikle depo edilir. Bu depo 5 mg kadardır. Barsakta da bununla birlikte bir miktar üretilir. Bir karbon atomlu köklerin, moleküller arasındaki geçişlerinde mühim rol oynar. Bir takım amino asitlerden almış olduğu köklerin pürin ve pirimidin sentezinde kullanılır. DNA'nın sentezinde vazife alır. Bu vazifeyi yapabilmesi için bu vitaminin 5,10- metiltetrahidrofolat halinde olması gerekir. Bu geçiş ise B12 yokluğunda mümkün olmaz. Buna bakılırsa megaloblastik kansızlığa, B12'nin, dolaylı olarak tesiri vardır.
Folik asit, megaloblastik kansızlığın tedavisinde günde 5-10 mg vererek kullanılır. Tedaviye demir de katmak gereklidir. Küçüklere koruyucu olarak 0,5 mg bu vitaminden verenler vardır. Keçi sütü bu vitamin bakımından fakirdir. Bu sütle
beslenen ufaklıklara bu vitamin de ilave edilmelidir. Sara hastalarına bu vitaminin B12 ile beraber gerektiği vakit verilmesi uygun olur.
Günlük gereksinim ve ları
Bu vitaminden günlük olarak özgür folat üstünden 200, toplam folat üstünden ise 300 mikrograma gereksinim vardır. Günde 100 mikrogram olanlarda dahi eksiklik görülmemektedir. Gebelikte gereksinim % 50 kadar artar. Bu vitamin nebati ve hayvani gıdaların bir çoğunda vardır.
Folik Asit ve Gebelik
Hamile kalmadan 3 ay ilkin ve gebeliğin 12. haftasına kadar alınması tavsiye edilen folik asit, B vitaminleri grubunda bulunmakta.
Folik asit niçin önemlidir?
Gebelik süresince folik asit alımı, doğan bebeklerde merkezi sinir sistemi anomalilerini mühim seviyede azaltmaktadır. En fazlaca rastlanan sipina bifida (omurganın açık kalması), ensefalosel (beynin kafatası kemiğinin dışına çıkması) ve anansefali (beynin gelişmesi) şeklinde hastalıkların görülme olasılığını % 70 azalttığı bilinmektedir. Bunun haricinde, başka vitaminlerin de uygun dozda alınmasıyla kalp ve böbrek hastalıkları kısmen önlenebilmektedir.
Tabii folik asit ları
Ispanak, semizotu, brokoli şeklinde koyu yeşil yapraklı sebzeler, bilhassa turunçgiller şeklinde kimi meyveler, kuru fasulye, nohut şeklinde baklagiller, buğday aslı, mayalı yiyecekler, yumurta sarısı tabii folik asit larıdır. Folik asit içeren sebzeler yenirken, buharda hafifçe pişirilmeli ya da çiğ yenmelidirler.
Tam tahıllı ekmek de tabii folik asit membaı
Ekmek, pirinç, makarna ve “cereal†denen kahvaltılık tahıllar da folik asitçe varlıklı ürünler arasındadır. Günümüzde marketlerde bulunan bir takım hazır gıda maddeleri de folik asit açısından zenginleştirilmiştir. Fakat bunların hiçbiri gebelik esnasında kafi olmayabilir. Bundan dolayı hanım doğum uzmanları, gebelere, folik asit preparatı kullanmalarını önerirler. Bir takım gebelere, hekimleri tarafınca tavsiye edilen multivitamin preparatlarında da folik asit bulunabilmektedir. Bu durumda, ek folik asit desteği almaya gerek kalmaz.
Folik asit takviyesine ne vakit başlanmalı?
Bebek gelişimi esnasında folik asit takviyesi kullanmak bebeğin düzgüsel gelişim şansını artırır. Folik asite minimum 0,4 miligramlık tabletler halinde, hamile kalma kararından ortalama 3 ay ilkin başlanmalı ve gebeliğin ilk 12 haftası süresince sürdürülmelidir. Öncesinden, folik asit eksikliği sebebiyle merkezi sinir sistemi hasarlı bebek doğumu yapıldıysa, bu durumda hekimin tavsiyesi ile 0,4 miligramın üzerine çıkılabilir.
FOLIK ASİT
Folik asit pek çok yerde B12 vitamini ile beraber vazife görür. DNA sentezinde lüzumlu olduğundan hücre bölünmesinde mühim rol oynar. Folik asit eksikliğinde hücreler kafi şekilde bölünemezler. Folik asitin fetusta, sinir sisteminin gelişmesinde oldukça mühim bir görevi vardır. Gebelikte folik asit eksikliği; ‘spina bifida' şeklinde nöral tüp defektleri başta olmak suretiyle türlü doğumsal anomalilere niçin olabilmektedir. Folik asit eksikliğinin bununla birlikte; depresyon, ateroskleroz ve osteoporozla ilişkisi olduğu gösterilmiştir.
BESĞ N KAYNAKLARI
Yeşil yapraklı sebzelerde bolca oranda vardır. Bununla birlikte brokolü, lahana, portakal ve tam tahıllarda da folik asitten zengindirler.
EKSİKLİK SEMPTOM ve BULGULARI
Folik asit besinlerde yaygın olarak bulunmasına karşın, bütün ülkelerde en sık rastlanan vitamin eksikliği, folik asit eksikliğidir. Karaciğer hariç hayvansal gıdalar folik asitten yoksul iken, bitkisel gıdalar folik asit bakımından zengindir. Bununla birlikte alkol ve östrojenler, sulfasalazin, barbiturat şeklinde ilaçlar folik asit metabolizmasını bozarlar. Folik asit çok kırılgan bir vitamindir. Işık ve sıcakla kolayca bozulabilmektedir.
Folik asit eksikliğinden tüm hücrelerimiz etkilenmekle beraber, en fazlaca süratli bölünen dokular olan eritrositler, gastrointestinal sistem ve genital trakt hücreleri etkilenmektedir. Folik asit eksikliği sonucu gelişme yavaşlaması, ishal, kansızlık, diş eti iltihabı, depresyon, uyku bozuklukları, huzursuzluk, unutkanlık, iştahsızlık ve bulantı gelişebilir.
Folik asit eksikliğine bağlı olarak, eritrosit büyüklüğünde artışla karakterize megakaryositik anemi gelişir. Folik asit eksikliğine tanı koymak için anemi gelişmesine güvenmek, zekice değildir. Folik asit miktarını değerlendirmede en iyi ölçüt, eritrosit içindeki folik asit miktarıdır. Fakat, plazma homosistein seviyesini ölçmek, folat miktarını hızlıca değerlendirmede kolay ve güvenilir bir yöntemdir. B12 ve folat eksikliğinde, homosistein metiyonine dönemez. Meydana getirilen bir çalışmada; 296 yaşlı hastanın homosistein, kobalamin ve folat miktarına bakılmıştır. Bu üç kontrol içinde ilişki saptanmıştır. Bu şekilde plazma homosistein seviyesinin, B12 ve folat eksikliğini edinmek için iyi bir belirteç olduğu gösterilmiştir. Folat ve B12 replasmanı ile homosistein seviyesi normale gelmektedir.
GüNLüK ÖNERİLEN MİKTAR
FAYDALI ETKİLERİ
Folik asit, B12 vitaminine metil grubu vericisidir. Bu tür şeyler, DNA ve nörotransimitter sentezi şeklinde reaksiyonları kolaylaştırmak için metil gruplarını taşıyıp, verirler.
Folik asit desteğinin faydasının pek çok, homosistein seviyesini azaltmasına bağlıdır. Folik asit eksikliğinde, homosistein miktarı artar. Bu bileşik de, ateroskleroz ve osteoporoz şeklinde pek çok soruna niçin olmaktadır. Homosistein, direkt arter duvarına hasar vererek ve damarın bütünlüğünü bozarak ateroskleroza niçin olmaktadır. Homosistein artışı kemikte kollajen oluşumunu bozarak kemik matrisinde noksanlığa yol açarak, osteoporoza niçin olmaktadır.
KULLANILABİLİR FORMLARI
Folik asitin, folik asit (folat) ve folinik asit (5-metil-tetra-hidrofolat) şeklinde kullanılabilir formları vardır. Folik asiti kullanabilmek için ilkin tedrahidrofolata dönüştürmek sonrasında da metil grubu ilave ederek, 5-metil-tetra-hidrofolat oluşturmak gerekmektedir. Folinik asit vererek bu basamaklar bypass edilmektedir. Folinik asit, folik asitin en etken formudur ve vücut depolarını doldurmakta folik asitten daha etkilidir.
TEMEL KULLANIMI
Folik asit desteği yukarıdaki tüm bozukluklarda yarar sağlayabilir. Fakat, folik asidin temel kullanım alanları nöral tüp defektlerinin oluşumunu önleme ve tedavisi, ateroskleroz, osteoporoz, servikal displazi ve depresyondur.
NÖRAL TüP DEFEKT OLUŞUMUNU ÖNLEME:
Nöral tüp defekti fetusta embriyonik gelişim esnasında spinal kord ve kafayı etkileyen gelişimsel bir bozukluktur. Fetal gelişmenin erken evrelerinde, embriyonun arkasında sinir dokusundan oluşan bir çizgi vardır. Fetus büyüdükçe bu çizgiden spinal kord, vücudumuzdaki sinirler ve beynimiz oluşur. Tam bu sırada kemik doku peyderpey spinal kordun etrafını sarmaya başlar. Eğer büyümenin herhangi bir yerinde bozukluk olursa, pek çok anomali ortaya çıkabilir. En kötüsü beynin asla olmamasıdır (anensefali). En sık görünen bozukluk ise spina bifida'dır. Burada vertebra, spinal kordun çevresinde tam bir çember yapamamaktadır. ABD'de yeni doğan bebeklerde % 0,1-2 oranında gözükmektedir. Gebeliğin erken evresinde folik asit desteği yapmak nöral tüp defekti insidansı oranını, % 48 ile % 80 içinde azaltmaktadır.
Folik asitin, nöral tüp defektini önlediğinin gösterilmesi oldukça mühim bir bilgidir. Sayısız çalışmada, gebelikten ilkin ya da gebelik başladıktan sonrasında folik asit desteği yapmanın faydası gösterilmiştir. FDA'de doğurganlık çağındaki bayanlara günlük folik asit desteği yapmanın nöral tüp defekti riskini azaltabileceğini duyurmuştur.
1992 senesinde ABD sıhhat bakanlığı, hamile olma ihtimali olan her hanıma 400 mikrogram/gün almasını önerdi. Hâlbuki folik asidin koruyucu tesirini gösteren ilk çift-kör çabalama 1980'lerde yapılmış oldu. Tıp otoritelerinin bu durumu kabul etmesi belli bir miktar gecikmiş oldu.
ATEROSKLEROZ:
Homosistein seviyesindeki artış kalp krizi, inme ve periferal vasküler hastalık için bağımsız bir risk faktörüdür. Kalp krizi geçiren hastaların % 20-40'ında homosistein seviyesi yüksek olarak saptanmıştır. ABD'da, 400 gg/gün folik asit desteğiyle kalp krizi geçirenlerinin oranının senelik % 10 oranında azalabileceği düşünülmektedir. Büyük bölümü kişide tek başına folik asit homosistein seviyesini azaltabilmekte ise de homosistein metabolizmasındaki B12 ve B6 vitamininin görevi sebebiyle üçünü beraber vermek daha çok tercih edilmelidir.
OSTEOPOROZ:
Postmenapozal bayanların kanında homosistein seviyesinde artış saptanmıştır. Bu artış kemikte kollajen oluşumunu bozarak kemik matriksinde noksanlığa yol açarak osteoproz oluşumunda rol oynayabilir. Osteoporozda kemikte, hem organik hem de inorganik yapının kaybı olduğundan, homosistein teorisi güçlenmektedir. Çünkü homosistein her ikisini de etkileyen ender faktörlerden biridir. Folik asit desteğiyle (folik asit seviyesi düzgüsel olsa dahi) postmenapozal kadınlardaki homosistein seviyesi azalmaktadır.
SERVİKAL DİSPLAZİ:
Servikal displazi, serviksteki hücrelerde biçim bozukluğu olmasını tanımlar. Serviks kanseri için prekanseröz bir lezyondur. Muhtemelen hamile olan ya da OKS kullananlardaki anormal raporlanan pap smearın çoğunda, gerçek displaziden ziyade folik asit eksikliği vardır. Çünkü östrojen folik asiti antagonize etmektedir. Folik asit eksikliğine en fazlaca makrositik anemi ile tanı konsa da, servikal hücrelerdeki bozukluklar daha erken oluşmaktadır.
Bir takım araştırmacılar, OKS'lerin folat metabolizmasını bozduğunu ve serum folat seviyesi yüksek olsa dahi serviks dokusunda az olabileceğini düşünüyor. Bu durumu destekleyici olarak, serum folat seviyesi düzgüsel ya da yüksek iken eritrositteki folat seviyesi az bulunmuştur. OKS'ler muhtemelen folik asitin hücre içine alımını inhibe eden moleküllerin sentezini artırıyor.
Klinik çalışmalarda, servikal displazisi olanlara 10 mg/gün folik asit verilmesi ile pap smear sonuçlarının düzeldiği gösterilmiştir. Tedavi almayan bayanlardaki hafifçe displazinin normale dönme ihtimali % 1,3 iken, orta derce displazinin normale dönme ihtimali % 0'dır. Folik asit verildiğinde ise normale dönme ihtimali bir çalışmada % 20, başka çalışmada %100 bulunmuştur. Bununla birlikte tedavi verilmediğinde 4 ay içinde servikal displazinin progresyon ihtimali %16 iken, folat verildiğinde asla progresyon saptanmamıştır. Tüm bu sonuçlar, OKS devam edilirken elde edilmiştir.
Tedavi almayan bayanlarda, hafifçe servikal diplaziden ‘karsinoma' insituya geçiş averaj 86 ay iken, ağırbaşlı servikal displazide bu süre averaj 12 aydır ve düzelme çok ender görülmektedir. Bundan dolayı hafifçe orta aşama servikal displazide folat desteği verip,3 ay sonrasında denetim smear ve koloskopi yapılabilir. B12 desteğinin, devamlı folat replasmanına eklenmesi önerilir.
DEPRESYON:
Psikiyatrik hastaların çoğunda folik asit eksikliği mevcuttur. Folik sit eksikliğinin giderilmesi bilhassa yaşlılar olmak suretiyle bir takım hastalarda, zihinsel ve ruhsal semptomlarda dikkate kıymet düzelme sağlamaktadır. Folik asitin, hafifçe bir antidepresan tesiri vardır. Bu da muhtemelen metil vericisi olması ve beyindeki seratonin, s-adenozil- metionin (SAM) ve tetrahidrobiopterin seviyesini arttırmasına bağlıdır. Tetrahidrobiopterin (BH4), serotonin, dopamin şeklinde nörotransimitterlerin sentezinde görevli bir koenzimdir. Tekrarlayan depresyon öyküsü olanlarda, SAM ve folik asit eksikliğine bağlı olarak, BH4 sentezi azalmıştır. BH4 desteği yapılması bu hastalarda ağırbaşlı düzelme sağlamaktadır. Fakat BH4'ün ticari olarak kullanılabilir bir formu yoktur. Fakat C ve B12 vitamini ile folik asit BH4 sentezini arttırır. Bundan dolayı bu vitaminlerin miktarını arttırarak beyinde, hem BH4 hem de serotonin şeklinde nörotransimitter sentezini arttırabiliriz.
Folik asit replasmanı, beyinde serotonin artışına yol açan metionin reaksiyonlarını arttırır. Serotonin seviyesindeki artış folik asidin antidepresan tesirinin çoğundan mesuldür. Folik asidin antidepresan tesirini araştıran klinik çalışmalarda kullanılan folik asit dozu çok yüksektir, 15-50 mg/gündür. Bu şekilde yüksek doz folik asit kullanımı epilepsi hastaları haricinde güvenlidir ve antidepresan ilaçlar kadar etkilidir. Fakat folik asitten daha etkili olan başka gıda destekleri de vardır.
DOZ ARALIĞI
Ateroskleroz ve osteoporozu önlemek ve genel sağlığımız için tavsiye edilen doz: 400p/gün Servikal displazi ve depresyon tedavisi için önwerilen doz: 10 mg/gün
KULLANIM GüVENLİĞİ
Folik asit ve B12 vitamini beraber verilmelidir. Çünkü folik asit replasmanı yapmak altta yatan B12 eksikliğini gizleyebilir. Folik asit, B12 eksikliğine bağlı makroskopik anemiyi düzeltebilirken, nörolojik semptomları düzeltemez. Sinir hücrelerinin hasarı, B12 replasmanına çözüm veremez hale gelebilir.
Folik asit iyi tolere edilir. 5-10 mg şeklinde yüksek dozlarda karın şişkinliği, bulantı ve iştah azalması yapabilir. Epilepsi hastalarında yüksek doz, çok dikkatle kullanılmadır. Çünkü nöbet aktivitesini arttırabilmektedir.
ETKİLEŞİMLERİ
Folik asit B12 ve B6 vitamini, SAM, kolinle beraber çalışır. Östrojen, alkol , kemoterapi ilaçları (bilhassa metotreksat), sulfasalazin, barbituratlar ve antikonvülzan ilaçlar folik asit emilim ya da fonksiyonunu bozmaktadır.
: Ankalab
B9 Vitamini
- Kimyaca ismi pteroil glutamikasit (PGA)tır. Çünkü "pteridin", "PABA" ve "glutamik asit†bileşiminden oluşmuştur.
- Bc faktörü de denir.
- Bu madde suda mızrak şeklinde kristallenen portakal sarısı renginde bir katıdır ısıtılmakla erimez, fakat 250 °C'de esmerleşerek bozunur.
- Özgür asit halinde az, fakat sodyum tuzu halinde suda çok çözünür.
- Bazik ve yansız çözeltilerinde ısıya pek dayanıklı değildir.
Günlük İhtiyaç ve Kaynakları
- Bu vitaminden günlük olarak özgür folat üstünden 200, toplam folat üstünden ise 300 mikrograma gereksinim vardır.
- Günde 100 mikrogram olanlarda dahi eksiklik görülmemektedir.
- Gebelikte gereksinim % 50 kadar artar.
- Bu vitamin nebati ve hayvani gıdaların bir çoğunda vardır.
Bu vitamin nebati ve hayvani gıdaların bir çoğunda vardır.
Karaciğer, başka organ etleri, yeşil yapraklı sebzeler,maya, kuru baklagiller ve tahıllardır. Besinlerin hazırlanması,işlenmesi ve depolanması aşamaları folik asit yitirilmesine niçin olur. Bundan dolayı sebzelerin pişirilmesi ve saklanmasıilkelerine dikkat edilmelidir.
Başka B9 Vitamin Kaynakları Arpa, fasulye, pancar, bira mayası, dana ciğeri, koyu yeşil lifli sebzeler, yumurta, meyveler, mercimek, portakal suyu, bezelye, soya, tam buğday dır.
B9 Vitamini Tesiri ve Fonksiyonları
B9 Vitamini koenzimini oluşturan enzim, tek karbon (Cj) parçasının naklinde ve kullanılmasında rol oynar. Folik asidin böylelikle vazife yapabilmesi için ilkin tetrahidrofolik aside dönüşmesi gerekmektedir.Bu indirgenmede NADPH hidrojen donörü olarak vazife yapar.Bu enzimin ismi “Folik asit redüktaz"dır. Kısaca folik asit redüktaz NADPye bağımlı bir enzimdir. Folinik asit tek karbon ünitelerini formil ve hidroksimetil şeklinde nakleder. Folik asit pürin halkasında yer edinen C2 ve C8 atomlarının naklinde vazife yapar. Folik asit yetersizliğinde pürin bazlarının ve DNA sentezi için lüzumlu timinin yapımı güçleşir.Sonuçda DNA sentezi ve protein sentezi bozulur. Amino-pterin (4 Aminopteroyl glutamik asit) şeklinde güçlü folik asit antagonistleri folik asit redüktaz enziminin aktivitesini yarışmalı olarak (kompetitif) inhibe ederler. Folik asidin tetrahidrofolik aside dönüşümü önlendiğinden koenzim vazife yapması imkansız hale düşer. Tetrahidrofolik asidin formil 5-derivesi histidinin metabolik yoldan parçalanması esnasında glutamik asidin formillenmesi haricinde etken değildir. Oysa ıo numaralı azotatomuna bağlı fıo FH4 ve 5-10 numaralı azot atomları içinde formil ihtiva eden f5~ıo FH4 deriveleri etken halde bulunurlar ve tek karbonluların naklinde rol oynarlar. Fakat “Formil-tetrahidrofolik asit izomeraz" enzim sistemi yardımıyla formil 5 formilo çevrilebilir.Organizma tek karbonlu üniteyi FH4 vesilesiyle amino ya da SH gruplarına nakledebilir. Formil gurubu haricinde (CHO) hidroksimetil gurubundan da tek karbon membaı olarak yararlanır. Hidroksimetil gurubu FH4 e bağlı olarak NADPH li enzim vesilesiyle formil gurubuna okside olur.Formil FH4 N-Formilmetionin-tRNA için de formil donörlüğü görevi yapar.
Folik asit B9 vitamini (folik asit ya da folasin denir), enerji üretimi ve kuvvetli bir bağışıklık sistemi için gereklidir. Folik asit B9 vitamini ten hücreleri, hücreler çizgi, minik bağırsak, ve kırmızı ve ak kan hücreleri de dahil olmak suretiyle vücudun her hücresinde, enerji üretimi için gereklidir.Folikasitin vücutta deposu yoktur vebağırsaktaki mikroorganizmalar tarafınca da bireşim edilir.Vücutta vazife yapabilmesi için Cvitaminine gereksinim vardır.
B9 Vitamini Her öğün tüketmek, kan dolaşımına toksik homosistein şeklinde kalp hastalıkları, damar hastalıkları, inme ve başka tip sinirsel hastalıkların riskini azaltır . Folik asit alımı, DNA sentezi ve işleyişinde mühim bir rol oynar, çünkü kanseri önlemeye destek bulunduğunu keşfetmişlerdir. Yüksek folik asit ile beslenme, kolorektal kanser riskini azaltmaktadır.Folik asit ilişkili tabii gıdalar kolorektal adenom riskini azaltır.
B9 vitamini ya da folik asit, depresyon ve başka ruhsal sorunlarla ilgili kürler için önemlidir.Uyku, iştah ve ruh hali düzenlemeye destek verir.
Folik asit, tüm hanımlar için lüzumlu olan ve gebelik için lüzumlu doku ve hücrelerin yapı mühim bir rol oynar. Kanser hücreleri süratli bölünen ve folik asit ile karışabilir, bundan dolayı folik asit kanser tedavisinde kullanılır. Tıbbi araştırma, bununla birlikte folik asit yüksek rejimler, bir çok hanım meme kanseri riskini azalttığını göstermektedir.
B9 vitamini ,ince barsak epitelinde bulunan bir karbonksipeptidaz enziminin yardımıyla, besinlerde bulunan poliglutamil şeklindeki folatlar parçalanarak özgür folat şeklinde ince barsakların üst kısımlarından emilir. Ayrıca bir takım değişikliğe uğrayarak kanda metil tetrahidrofolat şeklinde vardır. Karaciğerde de böylelikle depo edilir. Bu depo 5 mg kadardır. Barsakta da bununla birlikte bir miktar üretilir. Bir karbon atomlu köklerin, moleküller arasındaki geçişlerinde mühim rol oynar. Bir takım amino asitlerden almış olduğu köklerin pürin ve pirimidin sentezinde kullanılır. DNA'nın sentezinde vazife alır. Bu vazifeyi yapabilmesi için bu vitaminin 5,10- metiltetrahidrofolat halinde olması gerekir. Bu geçiş ise B12 yokluğunda mümkün olmaz. Buna bakılırsa megaloblastik kansızlığa, Bi2'nin, dolaylı olarak tesiri vardır.
Folik asit, megaloblastik kansızlığın tedavisinde günde 5-10 mg vererek kullanılır. Tedaviye demir de katmak gereklidir. Küçüklere koruyucu olarak 0,5 mg bu vitaminden verenler vardır. Keçi sütü bu vitamin bakımından fakirdir. Bu sütle beslenen ufaklıklara bu vitamin de ilave edilmelidir. Sara hastalarına bu vitaminin B12 ile beraber gerektiği vakit verilmesi uygun olur. sıvı üretimine pozitif yönde tesir yapar.Sperm ve kan üretimine etkilidir.
Sindirimi
- Bu vitamin, ince barsak epitelinde bulunan bir karbon besinlerde bulunan poliglutamil şeklindeki folatlar parçalanarak özgür folat şeklinde ince barsakların üst kısımlarından emilir. Ayrıca bir takım değişikliğe uğrayarak kanda metil tetrahidrofolat şeklinde vardır. Karaciğerde de böylelikle depo edilir. Bu depo 5 mg kadardır. Barsakta da bununla birlikte bir miktar üretilir. Bir karbon atomlu köklerin, moleküller arasındaki geçişlerinde mühim rol oynar. Bir takım amino asitlerden almış olduğu köklerin pürin ve pirimidin sentezinde kullanılır. DNA'nın sentezinde vazife alır. Bu vazifeyi yapabilmesi için bu vitaminin 5,10- metiltetrahidrofolat halinde olması gerekir. Bu geçiş ise B12 yokluğunda mümkün olmaz. Buna bakılırsa megaloblastik kansızlığa, B12'nin, dolaylı olarak tesiri vardır.
- Folik asit, megaloblastik kansızlığın tedavisinde günde 5-10 mg vererek kullanılır.
- Tedaviye demir de katmak gereklidir. Küçüklere koruyucu olarak 0,5 mg bu vitaminden verenler vardır. Keçi sütü bu vitamin bakımından fakirdir. Bu sütle beslenen ufaklıklara bu vitamin de ilave edilmelidir. Sara hastalarına bu vitaminin B12 ile beraber gerektiği vakit verilmesi uygun olur. 
Eksikliği
- Eksikliği sonucu megaloblastik kansızlık meydana getirir.
- Tropikal bölgelerde çok rastlanır.
- Bu eksikliğin başlıca sebebi protein-kalori eksikliğine dayanmaktadır.
- Düzgüsel beslenen insanlarda ama sindirim bozukluğunda ve gebelikte görülebilir.
- Sarada kullanılan ilaçlar verilirken de bu vitaminin verilmesi gerekir.
- Bir takım antibiyotikler (örneğin Irjmetoprjm + Sulfamid kombinasyonları) bu vitamini yok edebilmektedir.
- Bira, şarap, rakı vs. fazla içen kimselerde bu vitamin eksikliği oldukça sık görülmektedir. 
Yukarıda açıklanmış olduğu şeklinde p-Aminobenzoik asit folik asit yapısında yer alabilmek suretiyle mühim bir rol oynar. Folik asidi bizzat bireşim etmek kabiliyetinte olan organizmalar ortamda kafi oranda sülfamit bulunması halinde yarışmalı inhibisyon sebebiyle bundan zarar görürler.
Folik asit yetersizliği halinde başlıca alt tarafta açıklanan reaksiyonlarda aksamalar görülür:
1. Pürin ve pirimidin sentezi bundan dolayı DNA sentezi bozulur.
2. Glisin ve serinin birbirlerine dönüşümü zorlaşır.
3. Metionin ile homosisteinin ilişkileri bozulur, metil guruplarının transferi zorlaşır.
4. Histidin metabolizması bozulur.
5. Formimino glutamat teşekkülü başka tek karbona gereksinim gösterenmaddelerin sentezleri güçleşir.
Netice olarak başlıca, kan tablosunda bozukluk ve makrositeryapıda pernisiyöz anemiye benzer bir kansızlık şekli görülür.
B9 Vitamini Eksikliği sonucu megaloblastik kansızlık meydana getirir. Tropikal bölgelerde çok rastlanır. Bu eksikliğin başlıca sebebi protein-kalori eksikliğine dayanmaktadır. Düzgüsel beslenen insanlarda ama sindirim bozukluğunda ve gebelikte görülebilir. Sarada kullanılan ilaçlar verilirken de bu vitaminin verilmesi gerekir. Bir takım antibiyotikler (örneğin Trimetoprim + Sulfamid kombinonyonları) bu vitamini yok edebilmektedir. Bira, şarap, rakı vs. fazla içen kimselerde bu vitamin eksikliği oldukça sık görülmektedir.
Yetersizliğinde kan yapımında azalma olmaktadır. Bilhassa hamile hanımlarda ve çocuklarda yetersizlik emareleri yaygındır. Yetersizlik sebebi; yetersiz beslenme (bilhassa yetersiz sebze ve meyve tüketimi), emilim bozukluğu ve vücuttan çok fazla yitik olmasıdır. Alkoliklerde de ve gebelikte B9 Vitamini folik asit yetersizliği görülebilir.
B9 Vitamini Eksikliği Emareleri
B9 Vitamini Folik Asit aksikliğinde Anormal ağrılar-sancılar, kansızlık, dişeti kanamaları, kronik karaciğer rahatsızlığı, kabızlık, ishal, sara, unutkanlık, sindirim gazı, dil iltihabı, saçlarda beyazlama, sinirlilik, enerji azlığı, ağız kenarlarında yara, zihinsel durgunluk, sinir dokusunda kusur, solgunluk, zayıf gelişme, erken doğum, sağlıksız kırmızı kan hücresi gelişimi, uyku düzensizliği, dilde ve boğazda yara, ara sıra görünen ishal, kan zehirlenmesi, zayıflık, kilo kaybı. Yaşlı insanlarda zayıf beslenmeden dolayı B9 eksikliği görülür. Bununla birlikte kronik karaciğer ve sara hastalarında B9 eksikliği bilhassa görülür.
B9 Vitamini Yüksek doz ve toksik tesiri
Malum toksik tesiri bulunmamaktadır. Yüksek doz ile ilgili meydana getirilen bir araştırmada 5 yıl süresince günlük I5mg doz uygulanmış (günlük tavsiye edilen dozun 40 katı) ve herhangi negatif bir etkiye rastlanmamıştır. Çok fazla Yüksek dozlarda böbreklerde kristalleşme görülebilir. Uzun soluklu yüksek doz kullanımı ile anormal şişkinlik, midede gaz, iştah kaybı, bulantı ve kusma görülebilir.
B9 Vitamini Yan tesirleri
- Parlak altın sarı idrar,
- ishal, hararet,
- deride döküntü.
B9 Vitamini (Folik Asit)
Folik asit, aminoasit metabolizması ile nükleik asit sentezinde görevi olan ve kansızlığa karşı korumuş olan B grubu vitaminidir. “Folat†olarak da bilinir. Folik asit , vücutta özgür duruma geçtikten sonrasında kullanılır. Vitamin metabolizmada etkinlik gösterebilmesi için C vitamini ve niasin koenzimi ( NADP ) yardımı ile etken şekli olan tetrahidrofolik asite indirgenir.
Folik asit, aminoasit metabolizması ile nükleik asit sentezinde görevi olan ve kansızlığa karşı korumuş olan B grubu vitaminidir.
Folat olarak da bilinir. Yeşil yapraklı sebzelerde ve bilhassa ıspanakta yaygın olarak bulunduğundan bu isim verilmiştir. Çünkü Latincede folum “yaprak†manasındadır. Yaprakta bulunan asit anlamına gelmektedir.
Kimyasal ismi pteroil glutamik asit (pga)'tir. çünkü pteridin, para amino benzoik asit (paba) ve anino asitlerden glutamik asit bileşiminden oluşmuştur.
Folik asit, vücutta özgür duruma geçtikten sonrasında kullanılır. Folik asitin metabolizmada etkinlik gösterebilmesi için C vitamini ve niasin koenzimi ( NADP ) yardımı ile etken şekli olan tetrahidrofolik asite (THFA) daha kolay ve yalın hale getirilmesi gerekir.
B9 Vitamininin Özellikleri
- Suda mızrak şeklinde kristallenen portakal sarısı renginde bir katıdır.
- Suda erir. Yüksek sıcaklığa, asit ortama, ışığa ve oksidasyona karşı dayanıksızdır.
- Isıtılmakla erimez, fakat 250 °C'de esmerleşerek bozunur.
- Bazik ve yansız çözeltilerinde ısıya pek dayanıklı değildir.
- Özgür asit hâlinde az, fakat sodyum tuzu hâlinde suda çok çözünür.
- Bir miktar bağırsak bakterileri tarafınca da üretilmektedir.
- Karaciğerde bir miktar depo edilir. Depo edilen miktar 6-9 ay kadar eksiklik belirtilerinin çıkmasını engeller.
- Yemeklerin pişirildiği su atılırsa vitamin kaybolur.
B9 Vitamininin Vücuttaki Görevleri
- Alyuvarların oluşumu ve proteinlerin enerjiye dönüştürülmesi için lüzumlu olan mühim bir vitamindir. Bağışıklık sistemin güçlenmesinde ve çalışmasında gereklidir.
- Bir takım aminoasitlerin birbirine dönüşmesini sağlar, asit amino asit metabolizmasında ve protein yapımında vazife alır. 
- Folik asidin bir takım amino asitlerden almış olduğu kökler pürin ve primidin sentezinde kullanıldığından DNA ve RNA sentezinde vazife alır.
- Sıhhatli bir hamilelik ve bebek için gebelikte alımı dirimsel ehemmiyet taşır. Erken doğum riskini azalttır.
- Bebeklerde sinir sistemi ve omuriliğin gelişiminde kilit rol oynar.
- Yüksek seviyeleri damar duvarına zarar vererek plak oluşumuna yol açan, amino asit benzeri homosistein bileşiğinin üretimini ve kullanımını düzenlediğinden kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Homosistein seviyelerini düşürerek depresyonu azaltır.
- Hücre bölünmesi ve yenilenmesinde etkilidir. Bilhassa akciğer, kolon, rektum ve serviks (rahim ağzı) kanserini önlemede yardımcıdır.
B9 Vitamini Kaynakları
En varlıklı lar; karaciğer ve başka organ etleri, kırmızı et, alabalık, yumurta, yeşil sebzeler, domates, kuruyemişler, portakal sayılabilir. Meyveler, mısır, maya, kuru baklagiller de folik asit larıdır.
Yiyeceklerin, gizleme, hazırlama ve pişirme şekillerine çok dikkat edilmelidir. Çünkü yanlış uygulamalar folik asit kaybını artırmaktadır.
Gereksinimi, yetersizliği ve fazlalığında görülen bozukluklar
Folik Asit , karaciğer başta olmak suretiyle organ etlerinde, yeşil yapraklı sebzelerde, mayada, kuru baklagiller ve turunçgillerde çok vardır. Günde et, yumurta, kuru baklagil üçlüsünden iki porsiyon, birisi yeşil yapraklı olmak suretiyle sebze ve meyvelerden üç porsiyon, süt ya da yoğurttan bir porsiyon alınırsa folik asit ihtiyacı karşılanmış olur.
Yetersizliğinde “megaloblastik anemiâ€denilen bir tür kansızlık görülür. Bu kansızlıkta akyuvar ve alyuvar sayısı azalır. Bilhassa gebelik döneminde yetersiz alınması ağırbaşlı sorunlara neden olur. Erken doğum görülür. Bebekte beyin-omurilik hasarları oluşur. Bundan dolayı gebelikte hekim kontrolünde ek vitamin alınmalıdır.
Düzgüsel beslenmede fazlalığı görülmez, ama vitamin ilacı şeklinde fazla alınırsa deride kaşıntı, uykusuzluk, sindirim sisteminde bozukluk olur. Gebelikte ise bebeğe zarar verir.
: Besin Teknolojisi
Vitaminler - K Vitamini (Fillokinon)
Vitaminler - C Vitamini (Askorbik Asit)
Vitaminler - B3 Vitamini (Nikotinamid, Niasin, PP Vitamini)
YORUMLAR