Gazneliler (963-1187) [ Özet ] : - Devletin kurucusu Alp Tekin'dir. Kendisi Samanoğullarınaa vezirlik yaparken, anlaşmazlığa düşüp isyan...
Gazneliler (963-1187) [ Özet ] :
- Devletin kurucusu Alp Tekin'dir. Kendisi Samanoğullarınaa vezirlik yaparken, anlaşmazlığa düşüp isyan etmesi sonucunda Gazne'yi başkent yapıtğından, devletin ismi Gazneliler ismini almıştır.
- En mühim hükümdarı Gazneli Mahmut'tur. Sultan unvanını itk o kullandı. Hindistan'a 17 sefer düzenleyerek islamiyetin Hindistan'da yayılmasında ve Kast sisteminin değişmesinde etkili oldu. Zamanında Dicle' den (Anadolu), Gani Nehri'ne (Hindistan) kadar yayıldı. Şii Büveyhoğullarını yenip, Abbasilere yardım etti. Selçuklularla ortaklık yapmış olup Samanoğullan Devleti'ni yıktı.
- Gazneli Mahmut'un ölümünden sonrasında Sultan Mesut yerine geçti. Selçuklularla anlaşmazlığa düştü. 1040 senesinde Dandanakan Savaşı "m yitirdi. Bu harp sonrasında Gazneliier yıkılma sürecine girdiler.
- 1187'de Afgan yerlileri olan Gurlular tarafınca yıkıldılar.
- İmparatorluk özelliği taşıyan bir devletti. Devletin bünyesinde Türk, Arap, İran ve Hint kökenli gruplar vardı.
- Bu vaziyet Türk dilinin Öneminin azalmasına, Arapça ve Farsça'nın etkinliğinin artmasına niçin oldu.
- Edebiyat'ta Arapça, ilim dilinde Farsça'yı kullandılar. (Türkçenin gelişimi engellenmiştir.)
- Hassa (Kapıkulu) ordusunu kuran İlk Türk devletidir.
- Egemenliği alt kısmındaki uiusları kaynaştıramaması yıkılışını hazırlayan en mühim etkendir.Gazneliler Kültür Evveliyatına Katkıları
- Firdevsi - Şehname
- El-Birunî- Asar-ı Bakiye
- Utbi - Tarih'i Yemin adlı eserleri yazdılar.Gazne Devleti
Gazneli Devleti (Farsça: غزÙÙÛا٠GhazneviyÄn), 961 - 1187 yılları içinde Maveraünnehir, Hindistan'ın kuzeyi ve Horasan'da yargı devam eden,[1][2][3] memlûk[4] kökenli (Türk) olmasına rağmen kültürel açıdan ve de facto olarak Fars hanedanlıklarının ardılı kabul edilen[5] Türk-Fars-İslam devleti[6] ya da Türk-İslam devletiydi.[7][8] Gazneliler adlarını başkent edindikleri, şu an Afganistan sınırları içinde bulunan, Gazne şehrinden almıştı. Gazne Devleti'nden ilkin bu topraklarda yargı sürmüş olan Fars asıllı Samanîlerin siyasal ve kültürel etkisinden dolayı Gazneli Türkler, süre içinde Farslaşmışlardır.[1][3][9][10][8]
Gaznelilerin kurucusu sayılan Alp Tegin, Samanîlerin ordu komutanlarındandı. Ama, hanedanlığın tam anlamıyla kuruluşu, onun damadı Sebük Tigin döneminde gerçekleşmiştir. Sebük Tigin, Gazne şehrini başkent yaparak, Samanî sultanlarının egemenliğinden kurtulmuştur.[11][7] Sebük Tegin'in oğlu Sultan Mahmut döneminde imparatorluğun sınırları Ceyhun'dan İndus Nehri'ne, ordan da Hint Okyanusu'na kadar uzandı ve Rey ve Hamedan'ı da kapsadı. I. Mesut döneminde Gaznelilere ait, köklü ve büyük toprakların bir bölümü kaybedilmiştir. Garp bölgelerinin neredeyse tamamı, Dandanakan Savaşı sonrasında Selçuklu Devleti'ne kaptırılmıştır ve elde Afganistan, Belucistan ve Pencap bölgeleri kalmıştı. Selçukluların 1157'de dağılması, Gaznelilere pek yarar sağlamadı. Bu karışık ortamdan güçlenerek çıkan Gurlular, 1151'de Behramşah'ı yenilgiye uğratarak Gazne'yi ele geçirdiler. Bundan sonrasında hükümdarlıklarını Lahor'a çekilerek devam ettiren ve İslam dinini Hindistan'ın içlerine kadar yaymış olan Gaznelilerin[7] son hükümdarı Hüsrev Melik'in Gurlular tarafınca 1186'da tutsak alınmasından sonrasında, Gazneliler'e kati olarak son verilir.Gaznelilerin Kökeni
Gazneliler Devleti'nden ilkin de Afganistan'da Türk toplulukları bulunmaktaydı ve Gazneliler Devleti, büyük seviyede bu topluluklara dayanarak kuruldu. Gazneli Devleti'nin kurucusu Sebük Tigin, köle olarak Samanîlerin yurduna ulaşınca Müslüman olmuştur.[12][13] O dönemde bir devletin millî kimliği, idarecilerine bakılırsa isim almaktaydı.[14] Sebük Tigin'in Pend-Nâme'sine (nasihat kitabına) bakılırsa kendisi Türkistan'da "Barsahlılar" denen kabiledendir.[15][16][17] Sebük Tigin, "Türk Köle" olarak Samanî Emiri Alp Tegin tarafınca satın alınmıştır.[15][18] Ebu'l Gazi Bahadır Han ise, Sultan Gazneli Mahmud'un babası Sebük Tegin'in kayı boyundan bulunduğunu belirtmiştir.[19]Gaznelilerin Siyasal Zamanı
Kurum periyodu
Afganistan'da M.Ö. II. yüzyıldan itibaren türlü devletler kurulmuştur. Burada kurulan devletlerden birisi olan Gazne Devleti, zamanı kaynaklarda, Yemînîler ve Sebükteginîler olarak da geçmektedir.[20] Samanî Devleti'nin en parlak devrinde çok sayıda Türk, gruplar hâlinde Maveraünnehir yöntemiyle İslam hayatına getirilmekteydi. Samanî Devleti'nin zayıflamaya başladığı sırada; Simcurîler, Kara Tegin İsficâbî ve Baytuz şeklinde Türk aile ve komutanlar Afganistan'ın türlü bölgelerinde hâkimiyet kurmuşlardı.[20]
İşte bu Türk komutanlarından birisi de Gazne Devleti'ni kuracak olan Alp Tegin'dir.[20] Tahminen 890-891 yıllarında[20] doğan Alp Tegin, Samanî emirine köle olarak satılmış ve onun hassa askerleri arasına dahil edilmiştir.[21] Samanîlerin takdir ettikleri vasıflara haiz olmasından dolayı azat edildi ve kendisine bir takım Samanî birliklerinin komutası verildi.[21] Bundan sonrasında hâcibü'l-hüccâblığa (tüm saray idaresinin başı) terfi etmiştir.[22]
Sarayda nüfuzunu arttıran Alp Tegin, 10 Şubat 961 tarihinde Samanî emiri tarafınca en yüksek askeri makam olan "Horasan sipehsâlârlığı"na getirildi. Bununla birlikte, onun yerine hâcib olarak gene onun bir gulâmı getirilmesiyle saraydaki nüfuzunu devam ettirdi.[23][22] Samanî Devleti'nin başına kimin geçeceği mevzusunda Alp Tegin'in etkili olması sonucu, Samanî sarayında Alp Tegin'in hâkimiyetinden ve her işe müdahale edişinden kurtulmak isteyen yeni bir grup ortaya çıktı. Samanî hanedan üyeleriyle ordu, Mansur bin Nuh'a sadakat yemini ederek, onu tahta geçirdiler. Alp Tegin ise kendi adayını zorla tahta çıkarmak için uğraş göstermeye çalışsa da, askerlerine güvenmediğinden Buhara üstüne yürümekten vazgeçerek kendi özgü gulâmlarıyla birlikte Belh'e çekildi ve bu şehri aldı. Alp Tegin'e karşı olanlar I. Mansur'u onu yakalamak için ordu göndermeye ikna ettiler. Alp Tegin, kendisine doğru gelen 16.000 kişilik orduya karşı harekete geçerek Belh ile Hulm arasındaki, "Hulm Geçidi"nde yer tuttu ve 3.000 kişilik ordusuyla muharebeyi Nisan-Mayıs 962'de kazanmıştır[24] ve Gazne'ye doğru yürüyerek 4 aylık bir uğraş sonucunda 12 Ocak 963'te Gazne'yi ele geçirip, Gazne Devleti'nin temelini attı.[24]
Alp Tegin, Hindistan'a seferler düzenlemeye başladığı sırada (13 Eylül 963) yaşamını yitirdi.[25] Ölümünden sonrasında Gazne'de hâkimiyet kısa bir süre elden çıksa da yerine geçen oğlu Ebu İshak İbrahim, Samanî emirinin de yardımıyla şehri tekrardan ele geçirdi. Ebu İshak İbrahim'in oğlu olmadığından, 12 Kasım 966'daki ölümünden sonrasında onun yerine Türk komutanlarından Bilge Tegin seçilip, Samanî Devleti'ne bağlılığını bildirdi.[26] Buhara'daki Samanî komutanlarından Fâik, bağımsız bırakılmış bu Türk topluluğunu egemenliği altına alabilmek için bir ordu gönderse de, ordusu yenik edildi ve tekrar Buhara'dan Gazne'ye hücum olmadı.
Bilge Tegin'in 975'te ölmesi üstüne tahta Alp Tegin'in başka bir kölesi olan Böri Tegin geçti. Böri Tegin, halkla ters düşmesi üstüne 20 Nisan 977'de tahttan indirildi ve yerine Türk komutanları tarafınca seçilen Sebük Tegin geldi. Sebük Tegin, görünüşte Samanîlerin bir valisi olarak hareket etmesine karşın, bağımsız bir Gazne Devleti'nin temeli onun zamanında atılmıştı.[27] Çok geçmeden Türklerin nüfuzu, Gazne'den Şark Afganistan'daki Zabulistan bölgesine kadar yayıldı. Topraklarını; Toharistan, Zemindaver ve Belucistan'daki Kusdar bölgesine kadar genişletti. Müslümanlığın yayılmasını engellemiş olan Hinduşahî Racası'nı yenik etti ve Kabil Nehri süresince Peşaver'e kadar ilerledi. Türk komutanlarından Ebu Ali Simcûrî ve Fâik ittifakına karşı Samanî Emiri I. Mansur, 994'te Sebük Tegin'i desteğe çağırdı. Sebük Tegin ve oğlu Mahmut'un Horasan'a gelip isyancıları yenmesi üstüne Samanî emiri, Mahmut'a Seyfü'd-devle unvanı ve Horasan ordu komutanlığı verdi.[28] Gazneli hâkimiyetini; Toharistan, Zabulistan, Gur ve Belucistan'a kadar taşıyan Sebük Tegin, Ağustos 997'de öldü.
Sebük Tegin ölmeden ilkin ufak oğlu İsmail'in tahta geçmesini vasiyet etmesinden dolayı İsmail, babasının ölüm haberini aldıktan sonrasında Belh'e gelmiş olarak hükümdarlığını duyuru etti. Nişabur'da bulunan Mahmut ise kudret ve deneyim bakımından İsmail'den üstündü.[29] Mahmut, İsmail'e kendisinin yaşça büyük bulunduğunu ve tahta geçmesi icap ettiğini, İsmail'e de Belh ve Horasan eyaletlerinin yönetimini bırakmayı teklif ettiyse de, İsmail bu konuyu kabul etmedi. İki kardeş içinde Mart 998 tarihinde meydana getirilen muharebeyi Mahmud'un ordusu kazanmıştır.[29]Gazneli Mahmut Süreci
Gaznelilerin Hint Seferleri başlangıcındaki sınırı.
Gazneli Mahmut, Karahanlılar ile bir antlaşma yapmış olup şimal cephesini emniyete aldıktan sonrasında, tahta çıkarken etmiş olduğu yemin ve verdiği söz ışığında Hint seferlerine başladı. 1001-1027 yılları içinde Hindistan üstüne toplamda 17 sefer düzenlenmiştir. Bu seferlerin başlıca gayeleri bu ülkede İslam dinini yaymak, kalabalık Gazne ordusunu hareket hâlinde tutmak ve bazı ganimetler elde etmekti.[30] Sultan Mahmut, ortalama Eylül 1000 tarihinde I. Hint Seferi'ne çıktı. Kabil'in doğusunda, Hintlilerin elinde bulunan kalesini zapt etti.[30] Eylül 1001'deki II. Hint Seferi'nde Vayhand Racası Caypal'ın üstüne 15.000 atlıyla birlikte giden Mahmut, 27 Kasım 1001 tarihinde meydana getirilen savaşı kazanmıştır ve filler de dahil olmak suretiyle pekçok ganimet ele geçirdi.[30] Mahmut III. Hint Seferi'ni, II. seferinde kendine yardım olmayan Bhâtiya Racası Becî Rây'a karşı yapmıştır. Becî Rây yenik edilince, Bhâtiya bölgesi de Gaznelilerin eline geçti. Mart-Nisan 1006'da IV. Hint Seferini; Ebu'l-Feth Dâvud'un Bâtıni hareketleri üstüne meydana getiren Mahmut, Multan ve Pencap'ı ele geçirdi.[31]
Sultan Mahmut'un kuzeyde Karahanlılar ile olan mücadelesinden yararlanan Multan Valisi Suphal, Mahmud'a itaati reddederek Hindu dinine geri döndü. Bu konuyu Ocak 1008'de öğrenip V. Hint Seferi'ne çıkan Sultan Mahmut, Multan'ı yine idaresi altına aldı. Pencap çevresindeki Racaların İslam dinine karşı tavır sergilemesi üstüne 31 Aralık 1008'de VI. Hint Seferi'ne çıkan Mahmut, Ağustos-Eylül 1009'da seferini galibiyetle tamamladığında Şimal Hindistan'daki Racaların egemenlik enerjisini azaltmıştı. VII. Hint Seferi'ni ticari bir antlaşmayla sonlandıran Gazneli Mahmut, Ekim 1010 tarihinde VIII. Hint Seferi'ne çıktı. Bu seferinde hiçbir zorlukla karşılaşmayarak Multan'ı kati olarak egemenliği altına aldı. Sultan Mahmut, IX. Hint Seferi'ni şimdiki Salt Range bölgesindeki Nandana'ya yapmış oldu. Kendisine tâbi olmak istemeyen Nandana Racasını yenik etti ve bu galibiyetinin yankıları sonucunda Şimal Hindistan'da İslam dini yayılmaya başladı.[31]
Gazneli Mahmut, Hindistan'daki en mühim seferlerinden birisini Delhi'nin 150 km. kadar kuzeyinde bulunan Thanesar şehrine yapmıştır. Hintlilerce mukaddes sayılan bu şehrin bulundurduğu pek çok putun en büyüğü, "Çakrasvamî" adlı puttu. Sultan Mahmut, bu putu kırmak ve ganimet elde etmek için Ekim-Kasım 1014'te X. Hint Seferi'ni bu şehre yapmış oldu ve galip ulaştıktan sonra, putu Gazne'ye götürerek halka gösterdi.[31] 1015 yılı sonlarına doğru XI. Hint Seferi'ne ve Eylül 1018'de de XII. Hint Seferi'ne çıkan Gazneli Mahmut, Türkistan'dan gelen 20.000 kişilik bir gönüllü grubun kendine katılmasıyla ordusunu küçük çapta daha büyüttü ve bundan sonraki seferlerinde ordusuna karşı mühim direnişler olmadığı için Agra yakınlarına kadar topraklarını genişletti.[30] Ekim 1021'de Mahmut, XIV. Hint Seferi'ni daha evvel ele geçiremediği Keşmir bölgesine yapmış oldu ama, kışın sertliği sebebiyle Lokhot Kalesi'ni zapt edemedi.
Daha evvel Kalincar Racası Ganda yenik edilmişse de, kati olarak itaat altına alınmamıştı. Bunun üstüne XV. Hint Seferi'ne 1022 senesinde çıkan Sultan Mahmut, Gvalior'u ve Kalincar'ı zapt etmek yerine haraca bağlayarak Mart-Nisan 1023'te Gazne'ye döndü. Gazneli Mahmut, Hindistan'a yapmış olduğu en meşhur seferlerden birisi olan XVI. Hint Seferi'ni Somnat'a yapmış oldu. 8 Ocak 1026'da kuşattığı Somnat şehrini aldıktan sonrasında, Şiva'ya ait mukaddes bir putu kırdırarak, tapınakta ezan okuttu.[31] Gazneli Mahmut, son ve XVII. Hint Seferi'ni, Somnat dönüşünde ordusuna hücum eden Catlara karşı yapmış oldu ve Catları yenik etti. Mahmut, bu seferlerle Ganj Nehri'ne kadar genişlemiş ve Hint ülkesinde senelerce sürecek olan Türk hâkimiyetinin temellerini atmıştı.[31][30][32]Gazneli I. Mesut Süreci
Sultan Mahmut, ölmeden ilkin başat olduğu ülkeleri beş adam çocuğundan[53] büyük olan ikisi içinde bölüştürmüştü. Buna bakılırsa; Gazne, Horasan, Belh ve Hindistan'nın kuzeyi Muhammet'e, yeni zapt edilmiş ve geleceği bilinmeyen olan Rey, İsfahan ve Cibal ise büyük oğlu Mesut'a verilmişti.[54] Gazneli Mahmut 30 Nisan 1030 tarihinde öldükten sonrasında, hanedan üyeleri tarafınca 33 yaşındaki Gazneli Muhammet tahta geçirildi.[55] Muhammet tahta geçer geçmez sarayda bir takım anlaşmazlıklar çıkmış ve bir takım komutanlar ve köleler Mesut'un yanına kaçmıştı. Bu sırada İsfahan'da bulunan Mesut'a babasının ölüm haberi, 26 Mayıs 1030'da ulaşmıştı. Kardeşiyle yapacağı taht mücadelesi için ülkenin garp kısmını vekiline erteleyerek Rey'e geldi.[56] Kardeşine bir mektup yollayan Mesut, kardeşinin vekili olmak ve hutbelerle paralarda kendi adının da zikredilmesini istedi. Ama, Muhammet bu istekleri kabul etmedi.[57]
Abbasi halifesi El-Kadir ve Horasan orduları kumandanı şeklinde makam sahibi olan kişilerin de kendini hükümdar olarak tanıdığını haber alan Mesut, Karahanlı hükümdarının da desteğini almış ve babası Gazneli Mahmut devrinde ülkeden kovulan Türkmenlerin geri gelmesine izin vermiştir.[58] Gazneli Muhammet, sultan oluşundan 4 ay sonrasında, kardeşinin üstüne yürüdü. Ordu komutanları Rey'e ulaşmadan, Muhammet'e bundan sonra Sultan Mesut'a tâbi olduklarını bildirdiler ve Muhammet'i yol üstündeki bir kaleye hapsettiler.[55]
Gazneli Muhammet'i hapseden komutanlar, Ekim 1030'da Gazneli I. Mesut'un adına hutbe okuttular ve bunun üstüne Mesut, hükümdar oldu. Gazneli Sultan Mesut, ilk iş olarak hapiste bulunan kardeşi Muhammet'in gözlerine mil çektirdi.[59][60] Sonrasında, amcası Yusuf'u Kusdar valisi olarak görevlendirdi. Mesut'un Belh'te bulunmuş olduğu sırada Kirman'dan gelen casuslar, bu bölgenin kargaşalık içinde bulunduğunu belirttiler. Sistan'a komşu olması yönüyle stratejik bir konuma haiz olan Kirman, 1031 senesinde kati olarak Gazneli hâkimiyetine alındı.[61]
Casusları yardımıyla amcası Yusuf'un Karahanlılar'la yazıştığını öğrenen Mesut, amcasını tutuklattırarak bir kalede hapsettirdi; amcası 1032'de hapiste öldü. Sultan Mesut, 2 Haziran 1031'de Gazne'ye ulaştığında halk tarafınca iyi karşılanarak, türlü tayinler yapmış oldu. Peşinden, 17 Ağustos 1031'de Hindistan'a doğru sefere çıktı.[55]Dandanakan Savaşı
Dandanakan Savaşı'nı gösteren bir minyatür.
24 Mayıs 1040'ta başlamış olan harpte, Gazne ordusu Dandanakan Kalesi'ne yürürken Selçuklu ordusu hücuma geçti. Gazneli ordusu bu hücuma karşın öğleye doğru kaleye ulaşabildi. Gazneli Mesut'un verdiği bir karardan derhal sonrasında, 375 saray gulamının Gazne ordusundan ayrılarak Selçukluların tarafına geçmesi ve daha evvel firar etmiş olanlarla birleşmesi savaşın kaderini değiştirdi. Selçukluların hücumu sonrası, bitkin ve moralsiz olan Gazne ordusu dağıldı.[71]
Bu muharebe Selçuklular'ın bölümde hakimiyetinin başlangıcı ve Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşu olarak kabul edilir.[72][73]
Dandanakan'daki yenilginin peşinden, Selçuklulardan çekindiği için Hindistan'a gitmeye kabul eden Mesut, oğlunu ve devlet hazinesini de yanına alıp 15 Kasım 1040 tarihinde Hindistan yoluna çıktı. Ama, Türk ve Hint gulâmlarının yoldayken ayaklanması sonucu Mesut'un kardeşi Gazneli Muhammet, 21 Aralık 1040 tarihinde ikinci kez Gazne sultanı deklare edildi. Mesut, Kurri kalesinde hapse atıldı, 17 Ocak 1041'de bu kalede öldürüldü.[74][75]Selçuklularla Savaşım ve Yıkılış
Gazneli Muhammet, ikinci kez tahta geçtikten sonrasında derhal başkent Gazne'ye dönmemiş ve kışı Peşaver'de geçirmişti. Babasının ölüm ve amcasının tahta çıkış haberlerini alan Gazneli Mevdud, Gazne'ye geldi ve hükümdarlığını duyuru etti. Bahar geldiği süre da, amcası Gazneli Muhammet'in üstüne yürüdü. 8 Nisan 1041'de Celalabat'ta meydana getirilen çarpışmayı Mevdud kazanmıştır ve Gazneli Muhammet'le taraftarları öldürüldü.[74][76]
Gazneli Mevdud, Gazne Devleti'nde tam olarak hâkimiyet kuramamıştı, çünkü kardeşi Mecdud, Hindistan ordusuyla tahtı ele geçirmek için Gazne'ye yürümekteydi. Ama Mecdud, 11 Ağustos 1041'de Lahor'daki çadırında ölü bulundu. Böylelikle hâkimiyetini tamamen ilah eden Mevdud, Sistan'da hâkimiyeti ele geçirmeye çalıştı. Ne var ki, tam anlamıyla başarıya ulaşmış olamadı. 1043-1044 yıllarında Hint racalar bir araya gelip isyan etse de bu isyan bastırıldı ve racalarla devletin arasının düzeltilmesi yönünde somut adımlar atıldı.[77]
Gaznelilerin Selçuklular karşısında kaybettikleri toprakları geri alabilmek isteyen Mevdud, Davet Bey'in kızıyla evli olmasına karşın, Davet Bey'in hastalanmasını fırsat bilerek Horasan'a bir ordu yolladı. Bunun üstüne Davet Bey'in görevlendirdiği Alp Arslan, Ağustos-Eylül 1043'te Gazne ordusuna hücum etti ve pek çok ganimetle babası Davet Bey'in yanına döndü. Selçukluları tek başına yenemeyeceğini anlayan Gazneli Mevdud, bazı ittifak arayışlarına girdiyse de, hastalığı buna izin vermedi ve 18 Aralık 1049'da yaşamını yitirdi.[78]
Gazneli Mevdud'un ölümünden sonrasında yerine geçen Gazneli II. Mesut, Mevdud'un Davet Bey'in kızıyla olan evliliğinden doğmuştu. Onun ufak yaşından dolayı, kısa saltanatındaki devlet işleriyle anası ilgilenmişti. Devletin ileri gelenleri II. Mesut'u 29 Aralık 1049'da tahttan indirerek yerine Sultan Ali'yi geçirdiler. Ali, tahta geçtikten sonrasında, amcası Abdürreşit'i hapsettirmiş ve vezirinin komuta etmiş olduğu bir orduyu orduyu Sistan'a göndermişti. Vezir ise, hanedanın en yaşlı üyesi olan Abdürreşit bin Mahmut'u hapisten çıkarıp onu sultan duyuru etti. Ordunun amcasının elinde bulunduğunu gören Sultan Ali kaçmaya çalıştı ama yakalanarak hapsedildi.[79] 24 Ocak 1050'de Gazne tahtına oturan Abdürreşit, Gaznelilerin Hindistan'daki durumunu sağlamlaştırmaya çalıştı. Abdürreşit, başkomutan belirleme etmiş olduğu Tuğrul Bozan'a Selçukluları durdurma görevi vermişti. Tuğrul Bozan, 1051'de Selçukluları yenik etti ve Sistan'ı ele geçirdi. Sonrasında Gazne'ye yürüyen Tuğrul Bozan, Sultan Abdürreşit ve on bir şehzadeyi öldürerek tahtı ele geçirdi. Bu katliamdan Ferruhzad, İbrahim ve Şücâ adlı şehzadeler kurtulabildi.[80] Gazneli Sultan Mesut'un gulâmlarından birinin Tuğrul Bozan'ı hançerleyince, sağ kalan üç şehzade de kurtulmuş oldu. Bundan sonrasında Gazneli komutanlar bir araya geldiler ve sultanlık için Şehzade Ferruhzad'ı seçtiler. Bir soruşturma açılarak, Sultan Abdürreşit'in öldürülmesinde rol oynayan kişiler bulundu ve öldürüldü.[81]
Sultan Ferruhzad, saltanat değişikliğini öğrenen ve Gazne'ye yürüyen Selçukluları bozguna uğrattı; Davet Bey, Horasan'a çekildi. Büyük bir Gazneli ordusunun Selçuklu ordusunu Toharistan'da yenik etmesi üstüne Gaznelilere istila etmek için babasından izin alan Alp Arslan, 1053'te Gaznelileri yenilgiye uğrattı. Sultan Ferruhzad'ın 4 Nisan 1059'da ölünce yerine kardeşi İbrahim bin Mesut geçti.[82]
İbrahim'in sultan olmasıyla uzun bir süre devam eden Gazneli-Selçuklu mücadelesine, 1059'da meydana getirilen bir sulh antlaşmasıyla son verildi. İki taraf arasındaki sınır, Afganistan'ın kuzeyindeki Hindukuş Dağları olarak belirlendi. İbrahim, bu sakin devreden yararlanıp ülkeyi düzene sokmaya çalıştı. Ama, 24 Kasım 1072'de Alp Arslan'ın ölümünden sonrasında, yerine Melikşah geçince ilişkiler tekrardan bozuldu. Sultan İbrahim de ataları şeklinde Hindistan'a seferler düzenledi. 1079-1080 yılları içinde bir takım kaleleri alan İbrahim bin Mesut, Gurlular ile de savaşım ederek, onlar karşısında üstünlük sağlamış oldu. İbrahim, Eylül-Ekim 1099'da öldü[83] ve yerine oğullarından Gazneli III. Mesut geçti. III. Mesut, Sultan Melikşah'ın kızıyla evliydi. Hindistan'da bazı başarılar elde eden III. Mesut, Şubat-Mart 1115'te 54 yaşlarında öldü ve yerine oğlu Şirzad geçti. Kısa bir süre tahtta kalan Şirzad, kardeşi Arslanşah tarafınca tahttan uzaklaştırıldı ve öldürüldü.[84] Bu taht mücadelesinde Arslanşah'ın Şirzad dışındaki kardeşlerinden de bazıları öldürüldü, bazıları da tutuklandı. Bunlardan biride yalnız Behramşah kurtulabilmişti.
Behramşah, Selçuk Sultanı Melik Sencer'le iyi ilişkiler kurarak onu, Arslanşah'a karşı savaşmaya ikna etti. Melik Sencer, 25 Şubat 1117'de Gazne'ye girdi ve Behramşah'ı tahta geçirdi. Bir süre sonra Melik Sencer'le Behramşah bir antlaşmaya vardılar. Buna bakılırsa, Behramşah hutbeyi sırasıyla ilkin Abbasi halifesi, Selçuklu sultanı Muhammet Tapar ve Melik Sencer adına, sonrasında da kendi ismine okutmayı, bununla birlikte Sencer'e senelik vergi ödemeyi kabul etti. Arslanşah, Melik Sencer'in Gazne'den ayrılmasını fırsat bilerek saldırsa da, Melik Sencer'den yardım alan Behramşah'ı yenemedi ve Eylül-Ekim 1118'de öldürüldü.[85] Hindistan valisinin 1119'da isyan etmesi üstüne harekete geçen Behramşah, onu ve 17 oğlunu öldürerek Hindistan'da egemenliğini sağlamlaştırdı. Behramşah, Sultan Sencer'in itaatinden çıkınca, 1135'te Sultan Ahmet Sencer Gazne'ye geldi. Behramşah Hindistan'a firar etti, Ahmet Sencer de, devlet hazinesine el koydu. Behramşah ama ona yine itaatini bildirerek yine tahta oturabildi.[86]
Gurlularda yaşanmış olan bir taht mücadelesi sonrası, Gazne'ye sığınan Gurlu bir hükümdarın şaibeli bir biçimde ölmesi üstüne Gurlular, Gazneliler ile ilişkilerini bozdular ve Eylül-Ekim 1148'de Gazne'yi ele geçirdiler. Gazne halkının şehirden uzaklaşan Behramşah'a gizli saklı mektuplar gönderip Gazne'yi alması yönünde isteklerde bulununca harekete geçen Behramşah, yine yenilgiye uğradı ve Hindistan'a firar etti. 1151'de ise Gurlular, Gazne'de büyük bir tahribat yaptılar. 24 Haziran 1152'de Sultan Sencer tarafınca yenilgiye uğratılan Gurluların Gazne'den çekilince Behramşah şehre geri geldi. Behramşah 1157 yılı başlarında Gazne'de öldü.[86] Yerine oğlu Hüsrevşah geçti. Sultan Sencer, Oğuzlar tarafınca tutsak edilince, Gurlular harekete geçtiler ve 1157'de bir takım Gazne şehirlerini ele geçirdiler. Bundan sonrasında başkentlerini Lahor'da yaşatabilen Gaznelilerin son hükümdarı olan Hüsrevşah'ın oğlu Hüsrev Melik, Pencap çevresinde yargı sürdü. Gurlular, 1186'da Hüsrev Melik'i ve oğullarını tutsak alıp, Gazne Devleti'ne son verdi.[87]Gaznelilerde Devlet Teşkilatı
Gazneli devlet anlayışı, İslam halifesini ya da onun adına yargı devam eden hükümdarları "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" olarak telakki eden İslami anlayışla bağdaşan, İrani, İslami ve Türki hâkimiyet anlayışlarının bir sentezi şeklinde gerçekleşmiştir.[88] Samanîler şeklinde köklü ve esaslı devlet teşkilatına haiz bir İslam devletine bir süre hizmet eden ve bir süre de ona tâbi olarak varlığını sürdüren Gazneli Devleti, Orta Çağ İslam devletlerinin özelliklerini, devlet, hükümet ve hâkimiyet anlayışlarını tıpkı yansıtmaktadır. Teşkilat olarak da, Abbasî, Samanî ve eski Türk (Eftalit, Göktürk ve Uygur) gelenekleri görülmüştür.[89]
Daha önceki Türk-İslam devletlerinde olduğu şeklinde Gaznelilerde de hükümdar adına hutbe okutmak ve para bastırmak, hükümdarlık belirtilerindendir. Ülkede komut ya da sultan, devletin tam hâkimidir. Gazneli Mahmut'tan önceki hükümdarlar, komut unvanını kullanırken, Gazneli Mahmut ve sonrasındaki hükümdarlar "sultan" unvanını kullanmışlardır.[3] Devlet dairelerine dîvân denilmektedir. Bu dîvânların en mühimleri, Dîvân-ı Vezâret, Dîvân-ı Arz, Dîvân-ı Risâlet ve Dîvân-ı İşrâf idi. Dîvân-ı Vezâret, maliye ve genel yönetim işlerine bakardı ve başkanı vezirdi. Dîvân-ı Arz, şimdiki Müdafa Bakanlığının karşılığı olup, başındakine Arız ya da Sâhib-i Dîvân-ı Arz denilirdi. Yüksek askeri rütbeliler çoğu zaman hâcîb diye anılırken, sivil görevli olan vezirler ve divan sahipleri hâce-i bozorg ve hâce olarak adlandırılmıştır.[90] Gazneli idaresindeki sivil bir görevlinin alabileceği en yüksek unvanlardan birisi de amîd olup, vezirler, divan sahipleri ve bürokrasideki şahıs için kullanılmıştır. Vilayetlere, bilhassa de Irak yakınlarına belirleme edilen görevliler (kethüdalar/eyalet vezirleri) amîd-i Irak olarak vasıflandırılmışken, hususi statü arzeden Harezm bölgesi valilerine harezmşah unvanı verilmiştir.[90] Bununla birlikte bir eyalette, sivil idarenin başındaki görevliye sâhîb-i dîvân denirdi; sâhîb-i dîvân, vergilerin toplanması ve yönetim işlerinden sorumluydu.Gaznelilerde Askeri Teşkilat
Gazneli Devleti, ilk başlarda genişleme siyaseti takip ettiğinden ordu hazır durumda bulunurdu. Gaznelilerde askerî teşkilatı: gulâmlar, vassal devlet askerleri, Türkmenler ve bölge kuvvetleri ve fillerden oluşurdu. Ama, ordunun temel enerjisini gulâmlar oluştururdu.[91] Orduda en ufak aşama hayltaş (ya da ser-i visak) olup 10 süvarinin kumandanıdır. 100 kişilik süvari kumandanı kâid, 500 süvarinin kumandanı serhenk, minimum 1000 kişinin kumandanı sâlâr ya da sipehsâlâr ve ordu kumandanı da hâcib olarak verilirdi.[92]
Gulâmların çoğunluğu Türk olup, sayıları ortalama 4000-6000 kişiydi. Sonraları bu gulâmlara Hintliler ve Tacikler de katılmıştı. Bunların kumandanına sâlâr-ı gulâmân denirdi. Sultanın muhafız kuvveti olan gulâmlar ise, gulâmân-ı hâs olarak adlandırılırdı. Orduda kuzeyden gelen ücretli Türkmen (Yağmalar, Karluklar ve Halaçlar şeklinde) askerler de destek kuvvet olarak bulunurdu. Eyalet valileri de mahallî savunmada kullanmak amacıyla kabilelerden asker kaydederlerdi. Orduda mühim bir unsuru da Hindistan'dan haraç olarak alınan fillerdi. Ordudaki fil sayısı 1700 civarındaydı. Bununla birlikte, devletin kuruluşundan itibaren savaşlarda gönüllü gazilerden de faydalanılmıştır.[93]Gaznelilerde Adli Teşkilat
Gaznelilerde hak mekanizması, şer'i ve örfi olmak suretiyle iki temal esasa oturtulmuştur. Şer'i kanunları (evlenme, boşanma, miras, v.s) kadılar yürütür, onlara neredeyse sultan dahi müdahale edemezdi. Her vilayet ya da eyaletin merkezinde kâdiyyü'l-kudât diye adlandırılan bir kafa kadı bulunurdu. Kâdiyyü'l-kudât'ın bazen yetkilerini taşıyan şahıslara da nâib denilirdi.[90] Adlî teşkilatta mühim bir konuma haiz olan kadıların dürüst vazife yapmalarını sağlamak amacıyla onlara yüksek ücret ödenirdi. Ama, Gaznelilerde Dîvân-ı Mezâlime bizzat hükümdar başkanlık ederdi ve burada halkın şikâyetlerini dinleyip karar verirdi.Gaznelilerde Din
Abbasî Devleti içinde ya da haricinde ortaya çıkan tüm müslüman devletlerin hükümdarları halifeye dinî yönden bağlılıklarını bildirirlerdi. Gazneli Mahmut, cülusundan itibaren Abbasî Hilafeti'ne karşı büyük bir bağlılık göstererek Kadir Billâh'tan hükümdarlık onayı almış olduğu şeklinde, bununla birlikte, tüm memleketinde de Sünni akaidini yaymaya ve Şiilik'i her türlü şiddetli tedbirlerle imhaya çalışmıştır.[94] Bununla birlikte, Gazneliler Abbasîlerle meydana getirilen diplomatik görüşmelerde Samanîlerin göreneklerini uygulayarak başka devlet temsilcilerinden daha heybetli karşılamalar yapmış ve daha hürmetkârâne olmuşlardır.[95] Hutbeyi sultanın ve halifenin adına okutmanın yanında, Gazneliler bastırdıkları sikkelerde de sultanın isminin yanında halifenin adını kullanmışlardır.[96]Gaznelilerde Kültür ve Sanat
Gazneliler yardımıyla bölümde kurulan siyasî birlik, kültürel açıdan bir İran devleti değildir fakat, İranlaşmış bir Türk devleti olduğu görülür.[97] Gazneliler periyodu, kültür ve sanat bakımından da daha sonraki İslam devletlerini etkilemiştir. Mimarlık alanındaki başarıların, yeniliklerin izleri Anadolu beyliklerinde dahi görülmüştür.[7]
Gazneliler döneminde Nişabur civarlarında inşa edilmiş bir çok medrese mevcuttu. Gazneliler zamanında bir çok kütüphane tesis edilmiştir. Sultan Mahmud Gazne Camiinin civarına içinde kütühanesi olan geniş bir medrese yaptırdı. Bununla birlikte, Dâru'l-'Ulûm adlı bir medrese ile beraber, kapının yanında, içinde antika eşyalar, ender ve eşi bulunmayan eserlerin toplandığı sanki bir müze de tesis etmiştir.
İslam ve Hint sanatının karşı karşıya gelme yeri olan Gazne, mimarisi, resmi ve süslemesi bir taraftan Büyük Selçuklu, öte taraftan da Babürlü sanatını etkilemiştir.[8] Gazneli Mahmut, kendi devrinde bir kültür merkezi hâline gelen Gazne'de; medreseler, kütüphaneler, hastaneler, bahçeler, saraylar, köpüler ve camiler yaptırmıştı. Gaznelilerden günümüze kalan en mühim sanat eseri, Afganistan'ın Büst kentindeki Leşgeri Bazar Sarayı'dır. Son yıllarda, gene aynı çevrede cami kalıntıları da bulunmuştur. Mimarlık yanında süsleme sanatları da Gaznelilerde ehemmiyet kazanmıştı. Buna yazı sanatına duyulan ilgiyi de eklemek gerekir: kûfi yazı en olgun biçimini Gazneli Sultan İbrahim (1059-1099) döneminde almıştır. Gazneli sanatı Selçuklu ve Hint sanatlarını etkilemiştir.[98]Gazneli Dil ve Edebiyatı
Gaznelilerde resmî dil Farsça olmasına karşın orduda Türkçe kullanılmaktaydı. Buna örnek olarak, Gaznelilere ait Farsça metinlerde bazı memuriyet isimlerinin başına geçen Farsça "buzurg" kelimesi, Türk unvanlarda geçen "ulug" tabirinin karşılığı olması verilebilir.[99] Gazneliler, Samanîler şeklinde Farsçaya ve İran kültürüne adapte olmuşlar ve Farsça edebiyatı desteklemişlerdi. Gaznelilerin sarayında ünlü Farsça yazarları büyük edebiyat eserleri yazmışlar. Bunların içinde Şâhnâme'nin yazarı Firdevsî ve İslam zamanı bilginlerinden Biruni de vardır. Gazneliler periyodu, Fars edebiyatının en parlak olduğu devirlerden biridir.[100][7] Gazneli hükümdarları, Farsça şiir yazan şairleri korumakta ve fikrî alanda Samanîlerin bıraktıkları mirasa sahipleniyordu. İran destanını ihya ettiren Gazneli Mahmut, bununla birlikte Türk geleneklerine de ehemmiyet vermiş ve ilk İslamî Türk şiiri onun zamanında görülmüştür.[99] Fars kültürünü ve Farsça'yı tekrardan canlandıran ünlü ozan Firdevsî, Fars edebiyatı tarihinde tüm devirlerin başyapıt yapıtı olarak kabul edilen Şâhnâme'yi bu zamanda kaleme almıştır. Bu zamanda başkent Gazne, bir edebî merkez özelliği kazanmış ve türlü bölgelerden çok sayıda ozan ve yazarın Gazneli sarayına yönelmesi sağlanmıştır.[100]
Bu zamanda şairler, kendilerinden önceki şairlerin eserlerine yansıtmış oldukları millî duygulardan, geleneklere olan bağlılıklardan uzaklaşmaya başladılar. Dönem şairlerinin çok azının eserlerinde millî duygulardan, geleneklerden ve İran halkının âdetlerinden bahseden şiirlere rastlanır.[101] Sultan Mahmut'un İslam'ı Hindistan'da yayma çabaları da Gazneli edebiyatını etkilemiştir. Yazılan mensur eserlerin çoğunluğunun Arapça olmasına rağmen, bu tür şeyler içinde Farsça eserler de mevcuttur.[102]
Gazneliler, siyasî alanda oldukça kuvvetli bir saltanat sürmekle beraber ilim ve edebiyat faaliyetinde da çok kıymetli ürünlerin ortaya konmasına vesile olmuşlardır. Gazneliler tarafınca tutsak edilen Biruni, astronomi ve matematik çalışmalarının doruğuna Gazne'de geçirdiği on yıl zarfında ulaşmıştır.
Gaznelilerin tarihe tesirleri
Gaznelilerin tarihte oynadıkları en mühim rol, İslam dinini Hindistan'ın içlerine kadar yayabilmeleridir.[7][8] Bu sebeple bir takım tarihçiler, şimdiki Hindistan-Pakistan ayrılığının temelinin Gazneliler tarafınca atıldığını savunur.[7]
Mehmet Fuat Köprülü'ye bakılırsa, tamamiyle askerî bir teşkilattan ibaret olup, millî bir esasa dayanmayan bu Türk saltanatının Türk ve İslam tarihindeki başlıca görevi, Şimal Hint fetihlerine yol açarak İslamiyet'e Pencap'ta güçlü bir dayanak noktası oluşturması ve sonraki Türk ya da müslüman devletleri için sağlam bir zemin hazırlamış olmasıdır.[103]Gazneli Sultanları
Samanî Devleti'nin dağılma ve saray isyanları devresinde durumdan yararlanarak ortaya çıkan bir hanedanlıktır.[104]
Alp Tegin (961-963)
Ebu İshak İbrahim (963-966)
Bilge Tigin (966-975)
Böri Tigin (975-977)
Sebük Tigin (977-997)
İsmail (997-998)
Mahmut (998-1030)
Muhammet (1030-1031)
I. Mesut (1031-1041)
Muhammet (ikinci kez) (1041)
Mevdud (1041-1049)
II. Mesut (1049)
Ali (1050)
Abdürreşit (1050-1052)
Tuğrul Bozan (1052)
Ferruhzad (1052-1059)
İbrahim (1059-1099)
III. Mesut (1099-1115)
Şirzad (1115-1116)
Arslanşah (1116-1117)
Behramşah (1117-1157)
Hüsrevşah (1157-1160)
Hüsrev Melik (1160-1186)Kaynakça
Arnold, Thomas Walker (1982). İntişâri İslâm Zamanı, Akçağ Yayınları, Ankara.
Bayur, Yusuf Hikmet (1987). Hindistan Zamanı, Ten I, TTK Matbaa, Ankara.
Bosworth, Clifford Edmund (1963). The Ghaznavids: Their Empire in Afghanistan and Eastern Iran 994-1040 Edinburgh University Press, Edinburgh. OCLC 3601436
Bosworth, Clifford Edmund (1977). The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, The Dynasty in Afghanistan and Northern India 1040-1186 Columbia University Press, New York. ISBN 0-231-04428-3
Ebü'1-Gâzi Bahadır Han (1996). Şecere-i Terâkime (Türklerin Soy Kütüğü), Ankara.
Gerdîzî (1347/1928). Zeynü'l-ahbâr, nşr. Abdülhayy Habîbî, Tahran.
Köprülü, Mehmet Fuat (1944). Kay Kabilesi Hakkında Yeni Notlar, Belleten, Ten VIII, sayı: 31
Köprülü, Mehmet Fuat (1934). Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar, Gazneliler Devrinde Türk Şiiri kısımı, Ankara.
Köprülü, Mehmet Fuat (2005). Türk İslam ve Türk Hukuk Zamanı Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi, Akçağ Yayınları, İstanbul. ISBN 978-975-338-724-8
Köprülüzade, Mehmet Fuat (1923). Türkiye Zamanı, İstanbul.
Köymen, Mehmet Altay (1993). Büyük Selçuklu İmparatorluğu Zamanı. Ten 1. Kurum Devri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara. ISBN 975-16-0117-7.
Lombard, Maurice (1983). İlk Zafer Yıllarında İslam, Pınar Yayınları, İstanbul.
Marcinkowski, M. Ismail (2003). Persian Historiography and Geography: Bertold Spuler on Major Works Produced in Iran, the Caucasus, Central Asia, India and Early Ottoman Turkey Pustaka Nasional, Singapur. ISBN 9971-77-488-7
Merçil, Erdoğan (1989). Gazneliler Devleti Zamanı, TTK Matbaa, Ankara. ISBN 975-16-0189-4
Merçil, Erdoğan (1991). Gaznelilerin Hindistan Siyaseti, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu'na Hediye, İstanbul.
Merçil, Erdoğan (1970). Gaznelilerin Kirman Hâkimiyeti, İstanbul Üniversitesi Tarih Dergisi, sayı: 24, İstanbul.
Merçil, Erdoğan (2000). Müslüman - Türk Devletleri Zamanı, TTK Matbaa, Ankara. ISBN 975-16-0231-9
Merçil, Erdoğan (1975). Simcûrîler IV, Ebu Ali b. Ebu'l-Hasan Simcûrî, Belleten, sayı: 195, Ankara.
Merçil, Erdoğan (1987). Simcûrîler V, Tarih Enstitüsü Dergisi, sayı: XIII, İstanbul.
Nazım, Muhammed (1931). The Life and Times of Sultan Mahmud of Ghazna, Cambridge University Press Kitabın bir bölümü
Nuhoğlu, Güller. Beyhakî Zamanı'ne Gore Gaznelilerde Devlet Teşkilatı ve Kültür, yayımlanmamış doktora tezi, İstanbul Üni.
Palabıyık, M. Hanefi (2002). Valilikten İmparatorluğa Gazneliler Devlet ve Saray Teşkilatı, Araştırma Yayınları, Ankara. ISBN 975-6788-06-2
Şebânkâreî, Muhammed b. Ali. Mecmau'l-Ensâb fi't-Tâ-rih, İstanbul Yeni Cami Kütüphanesi. no: 909.
Togan, Parlak zeka Velidi (1981). Umumî Türk Evveliyatına Giriş, Enderun Kitabevi, İstanbul.
Turan, Osman (2006). Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Zamanı, Ötüken Neşriyat, İstanbul. ISBN 975-437-460-0
Yakubovski, A.Y. (1939). Gazneli Mahmut, Gazne Devleti'nin Menşei ve Karakteri Meselesine Dair
Yıldırım, Nimet (2000). Gazneliler Süreci İran Edebiyatı Erzurum.Dipnotlar
1.^ a b Bosworth, The Ghaznavids. Edinburgh, 1963
2.^ Bosworth, "Ghaznavids", in Encyclopaedia Iranica, Online Edition 2006, (LINK)
3.^ a b c Bosworth, Ghaznavids, Encyclopaedia of Islam, Online Edition; Brill, Leiden; 2006/2007
4.^ "Encyclopedia Britannica - Ghaznavid Dynasty"
5.^ Gillies Tetley, The Ghaznavid and Seljuq Turks: poetry as a source for Iranian history, Taylor & Francis, 2009, ISBN 978-0-415-43119-4, p. 3.
6.^ Avner Falk, Franks and Saracens: Reality and Fantasy in the Crusades, Karnac Books, 2010,. ISBN 978-1-85575-733-2, p. 76.
7.^ a b c d e f g "Gazneliler". Temel Britannica Ansiklopedisi 7. Ten: sf. 98-99. (1993). İstanbul: Ana Yayıncılık.
8.^ a b c d "Gazneliler". Büyük Larousse Lügat ve Ansiklopedisi 9. Ten: sf. 4442-4443. (1991). İstanbul: Milliyet A.Ş..
9.^ M.A. Amir-Moezzi, "Shahrbanu", Encyclopaedia Iranica, Online Edition, (LINK)
10.^ Encyclopaedia Iranica, Iran: Islamic Period - Ghaznavids, E. Yarshater
11.^ Encyclopedia Britannica, Ghaznavid Dynasty, Online Edition 2007 (LINK)
12.^ Arnold, s.218-219
13.^ Togan, s.152
14.^ Köymen, s.2
15.^ a b Şebânkâreî, s.167
16.^ Merçil, Sebüktegin'in Pend-Nâmesi, s.227
17.^ Köprülü, Kay Kabilesi, s.421-422
18.^ Yakubovski, sayı: 75, s.241
19.^ Ebu'l Gazi Bahadır Han, s.57
20.^ a b c d Merçil, Gazneliler Devleti, s.1
21.^ a b Merçil, Gazneliler Devleti, s.2
22.^ a b Gerdîzî, s.381
23.^ Nazım, s.24
24.^ a b Bosworth, The Ghaznavids, s.37
25.^ Bosworth, The Ghaznavids, s.38
26.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.6
27.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.7
28.^ Merçil, Simcûrîler IV, s.554-557
29.^ a b Merçil, Gazneliler Devleti, s.12
30.^ a b c d e Merçil, Hindistan Siyaseti, s.547-561
31.^ a b c d e Merçil, Gazneliler Devleti, s.17-28
32.^ Bayur, s.176-179
33.^ Gerdîzî, s.177-178
34.^ a b Merçil, Gazneliler Devleti, s.37
35.^ a b Nazım s.70-73
36.^ Şebânkâreî, s.51-52
37.^ Nazım, s.60-61
38.^ Bosworth, The Ghaznavids, s.45
39.^ Merçil, Simcûrîler V, s.129
40.^ Nazım, s.42-43
41.^ a b Kafesoğlu, İslam Ansiklopedisi, Mahmud Gaznevî mad. s.174
42.^ Merçil, Simcûrîler V, s.130-131
43.^ a b c d Merçil, Gazneliler Devleti, s.32-36
44.^ a b Şebânkâreî, s.57-58
45.^ a b Köymen, s.173-174
46.^ Nazım, s.s.64-66
47.^ Bosworth, The Ghaznavids, s.74-75
48.^ Bosworth, The Ghaznavids, s.274
49.^ a b Merçil, Kirman Hâkimiyeti, s.35
50.^ Gerdîzî, s.185
51.^ Bayur, s.151-153
52.^ Bosworth, The Ghaznavids, s.52-53
53.^ Bu tür durumlar: Mesut, Muhammet, Süleyman, Şücâ ve Abdürreşit idi; Bosworth, The Ghaznavids: Their Empire in Afghanistan and Eastern Iran 994-1040, Soy Kütüğü Tablosu
54.^ Şebânkâreî, s.64
55.^ a b c Gerdîzî, s.194
56.^ Bosworth, s.74
57.^ Bayur, s.185
58.^ Köymen, s.175-176
59.^ Gerdîzî, s.196
60.^ Bosworth, The Ghaznavids, s.232
61.^ Merçil, Kirman Hâkimiyeti, s.36-44
62.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.58
63.^ a b Köymen, s.196-197
64.^ Bosworth, s.121
65.^ Köymen, s.186-187
66.^ Gerdîzî, s.199
67.^ a b Merçil, Gazneliler Devleti, s.66-67
68.^ Gerdîzî, s.200-201
69.^ Köymen, s.286-298
70.^ Gerdîzî, s.203
71.^ Köymen, s.321-339
72.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.75-76
73.^ Bosworth, The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, s.11-12
74.^ a b Gerdîzî, s.204-206
75.^ Bosworth, The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, s.15-19
76.^ Bosworth, The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, s.22-24
77.^ Bayur, s.206
78.^ Bosworth, The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, s.26-27
79.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.81
80.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.82-83
81.^ Şebânkâreî, s.85
82.^ Bosworth, The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, s.51-52
83.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.75-76
84.^ Bosworth, The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, s.90
85.^ Bosworth, The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, s.95-98
86.^ a b Merçil, Gazneliler Devleti, s.88-91
87.^ Şebânkâreî, s.87-88
88.^ Turan, s.101
89.^ Köprülü, İslam ve Türk Hukuk, s.22-23
90.^ a b c Nuhoğlu, yayımlanmamış doktora tezi, s.3-10
91.^ Palabıyık, s.17
92.^ Nazım, s.141
93.^ Merçil, Erdoğan. (1996). "Gazneliler". İslam Ansiklopedisi 13. Ten: sf. 482-485. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.
94.^ Köprülüzade, Türkiye Zamanı, s.122-123
95.^ Merçil, Erdoğan. (2002). "Gazneliler Devleti Zamanı". Türkler Ansiklopedisi 4. Ten: sf. 515. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları.
96.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.15-16
97.^ Lombard, s.52-53
98.^ Merçil, Gazneliler Devleti, s.92-94
99.^ a b Köprülü, Türk Dili ve Edebiyatı, s.26-32
100.^ a b Yıldırım, Nimet (2008-02-17). "Gazneliler Süreci İran Edebiyatı" (Türkçe). NyildirimWordpress.com. 2009-08-13 tarihinde erişilmiştir. (WebCite®)
101.^ Yıldırım, s.27
102.^ Lombard, s.55-56
103.^ Köprülüzade, Türkiye Zamanı, s.123-124; "Tamamiyle askeri bir teşkilattan ibaret olup millî bir esasa dayanmayan bu Türk saltanatı, içerden kalıtım kavgalarıyla ve dışardan Selçukîler ve özellikle Gurîler şeklinde güçlü rakiplerle uğraşması sebebiyle uzun birhayata haiz olamamıştır. Bu Türk saltanatının Türk ve İslâm tarihindeki başlıca görevi, şimal Hint fütuhatına yol açarak İslâmiyet'e Pencap'ta güçlü bir dayanak noktası vücuda getirmesi ve Sultan Muizzuddin'in bir süre sonra Hint'teki büyük fütuhatına bu suretle sağlam bir zemin hazırlanmış olmasıdır."
104.^ a b Merçil, Gazneliler Devleti, s.107
Kısaltmalar; s (sayfa)
YORUMLAR