Ön Asya uygarlıkları nedir ve bu uygarlıklar ile ilgili olarak temel bilgiler. Sümerler, Asurlular, Babilliler ve Mısır uygarlıkları hakkınd...
Ön Asya uygarlıkları nedir ve bu uygarlıklar ile ilgili olarak temel bilgiler. Sümerler, Asurlular, Babilliler ve Mısır uygarlıkları hakkında bilgiler.
Dicle ile Fırat ırmaklarının suladığı yerlerin verimli topraklarında günümüzden 15 yüzyıl öncelerinde şehirler kuruldu. Bu mıntıkaya “iki ırmak arası” anlamına gelen “Mesopotamia” (Mezopotamya denir. Bu uygarlıklarda Mezopotamya Uygarlıkları olarak anılırlar. Önasya uygarlıklarıda denilmektedir. Bu uygarlıkları kuranların başlangıcında Sümerlerden sonrasında Asurlular ile Babilliler gelir. Bir süre sonra da Mısır’da çok köklü bir uygarlık kurulmuştur.
SAVAŞÇI BİR KAVİM
Asurlular M.Ö. XV. yüzyılda başka kavimlerin egemenliği altında yaşarlardı. M.Ö. XII. yüzyıla doğru, daha güneye göç ederek, Dicle, Fırat ırmaklarının yukarı kesimlerine yerleştiler. Boylar halinde yaşıyorlar, hayvan yetiştirip komşu ülkelere satarak geçiniyorlardı. Asur zamanı tam olarak M.Ö. XII. yüzyılda başlar. Boy beylerinden birisi olan Asuresaysi bu ayrı toplulukları bir araya getirerek devlet kurdu, Asur’u başkent yapmış oldu, kendini «Büyük Hükümdar» ilân etti.
Asurlar savaşçı bir kavimdi. Devlet haline erişince kuvvetli bir ordu kurdular. Savaşçıların ellerinde demir mızraklar, oklar vardı; atlara, develere binerek komşu ülkelere doğru akınlara çıkıyorlardı.
Bu çekince karşısında, tüm diğeri kavimler de Asur’a karşı harp açmakta gecikmediler. Asuresaysi’nin hükümdarlık yılları neredeyse hep savaşla geçti. Ayrıca, Aramlılar başkente kadar yaklaştılar.
Asuresaysi’den sonrasında tahta geçen I. Tiglatpileser orduyu daha da güçlendirdi, Aramlılar’ı geri püskürttüğü şeklinde Babil’i de aldı, Karadeniz kıyılarına kadar uzandı. Bu şekilde, Anadolu’nun demir madenlerini de eline geçirmiş bulunuyordu.
DOKUZ YÜZ YİRMİ ASLAN ÖLDÜREN HÜKÜMDAR
Tiglatpileser Asur tarihinde en zalim hükümdar olarak tanınmıştır. Hikâyelerde onun «karşısına çıkanı öldürmüş olduğu, şehirleri yerle-bir etmiş olduğu, eline geçirdiği ülkelerin ahalisini köle yapmış olduğu» anlatılır.
Gene bu hikâyelere gore, Tiglatpileser «kırkiki hükümdara önünde diz çöktürmüş, avda dokuz yüz yirmi aslan öldürmüş» olmakla övünürdü. Yapmış olduğu yasalarda da onun zalim ruhunu gösteren çok korkulu cezalar bulunuyordu.
Aramlılar ara sıra Asur’a karşı gene savaşlara giriştiler. Ayrıca, M.Ö. 1050 senesinde tüm Asur’u ellerine geçirdiler. M.Ö. 883’te, Asurnazirpal, Aramlıların Suriye’de savaşlara girişmiş olmalarından yararlanarak, Asur devletini tekrardan kurdu, Ninive’yi başkent yapmış oldu. 883’te Aram kralı II. Bar Hadad, İsrail aşiretleriyle beraber, Asur’a karşı büyük bir muharebeye girişerek, Karkar’da III. Salmanasar’ı bozguna uğrattı, Asur’un Suriye’ye, Filistin’e doğru yayılmasını önledi.
ASUR KRALI İSRAİLLİLER’İ KÖLE OLARAK KULLANIYOR
M.Ö. 700 yıllarında Asurlular tekrardan kalkındılar; Suriye’yi, Lübnan’ı, Filistin’i aldılar. II. Sargon israil devletini yıktı, ülkenin ahalisini topluca Asur’a getirdi, köle olarak kullandı. Kendisinden sonrasında tahta geçen oğlu Sennaherib Babil’i aldı. «Tufan’dan daha korkulu» davranmış olmakla övünüyordu. Onun yerine geçen Asarhaddon, daha yumuşak davrandı. Babil’i kendi hükümdarlığı altında yarı bağımsız bir devlet haline getirdi, ölürken, bu devletin tacını minik oğluna bıraktı. Büyük oğlu Asurbanipal, Asur kralı olduktan sonrasında, Mısır’a karşı harp açtı, M.Ö. 663’te Teb devletine son verdi.
ASUR YAKILIP YIKILDI
Asur, Asurbanipal’in saltanatı esnasında en parlak devrini yaşadıktan sonrasında, onun ölümü üstüne, düşmanlarının tekrardan saldırısına uğradı, M.Ö. 612’de Medya Kralı Uvahşatraz ile Babil Kralı Nabopolasar Ninive’yi aldılar. Orta Şark’nun bu görkemli şehrini yakıp yıktılar. Bu şekilde, Asur İmparatorluğu da bitmiş oldu.
Asur uygarlığı komşu uygarlıkların yıkılışı üstüne, bunların bir devamı olarak gelişmişti. Ayrıca, M.Ö. 2000 yıllarında, Mitaniler ortadan yitmek üzereyken, Kerkük’te gelişmiş olan Mitanni sanatı Asurlular’ın elinde devam etti. Hitit (Eti) uygarlığının yıkılışı ise Asurlular’ın gelişmesi için temel olmuştu. Yıkılan Hitit şehirlerini Asurlular tekrardan onarmaya girişmişler, bu kalıntılar içinde buldukları eserlerden yararlanarak da sanatta, teknikte daha ileri aşamalara ulaşmışlardı.
Asurlular ortadan kalktıktan sonrasında onların yerini Babilliler aldı.
YENİ BABİL DEVLETİ KURULUYOR
Sümerler devrinde, Mezopotamya’nın aşağı kesimlerinde bir mıntıkaya Kural denirdi. Buranın kavmi ilkin Sümerler, sonrasında da Babilliler içinde yaşamışlar, onların hayatlarına karışmışlardı. M.Ö. VII. yüzyılda, bir araya gelmiş olarak, küçük bir devlet kurdular, 625 senesinde da Nabopolaser isminde Kaideli bir komutan, Babilonya’nın çöküntüye doğru gidişinden yararlanarak, başkenti aldı, yeni bir devlet kurdu. Yeni Babil olarak anılan bu devlet, Asurbanipal’ın ölümünden sonrasında, Asur’u da sınırları içine aldı. Nabopolaser, bir süre sonra Elam’ı, Dicle’nin şark kesimlerini, Fırat kıyılarını, Suriye’yi, Filistin’i de ele geçirerek, tüm Yakın Şark’yu kaplayan bir imparatorluk kurdu.
KARKAMIŞ SAVAŞI
Bu büyük imparatorluğa karşı muharebeye ilk girişen Mısır oldu. Nabopolaser Suriye’yi geri alabilmek için gelen Mısır ordusuna karşı oğlu Nabukudurusur (Nabukodonosor)u gönderdi. Nabukudurusur Mısır ordusunu Fırat kıyılarında Karkamış (Cerablus)ta büyük bir bozguna uğrattı, Suriye’yi elinde tuttuğu şeklinde bununla birlikte Filistin’i de aldı. Babası öldükten sonrasında Babil tahtına da kendisi geçti.
BABİL’İN ASMA BAHÇELERİ
Nabukudurusur, saltanatı esnasında, savaştan çok, başkentini onarmakla uğraştı. Babil’i 18 km. uzunluğunda bir surla kuşattı, şehirde elliüç tapmak yaptırdı, asma bahçeler kurdurdu. Evlerin damlarına meydana getirilen bu bahçelerde tapınaklar da bulunurdu. Nabukuduru-sur dine, sanata, bilime her şeyden çok kıymet veriyordu. Ayrıca, Babil’li bilginler astroloji üstünde çok derinlere daldılar; o şekilde ki ondan sonraki çağlarda, yıldızlardan geleceği öğrenmeye çalışanlar hep Babil kaynaklarına başvurdular.
TAHT KAVGALARI BİR DEVLETİ YOK ETTİ
Nabukudurusur öldükten sonrasında, M.ö. 562’de, taht kavgası başladı. Oğlu, eniştesinin oğlu sırasıyla tahttan indirilip öldürüldüler. M.Ö. 556’da tahtı Nabonedor ele geçirdi. Bu da okumuş, bilgili bir adamdı. Babil’de tapınaklar kurdurdu, heykeller yaptırdı. Dinde de farklılık yapmak istedi. Marduk yerine, en büyük kıymeti sevgi tanrısı Sin’e veriyordu. Çünkü doğduğu yer olan Karra (Harran, şimdiki Urfa’nın Altınbaşak ilçesi) en büyük tanrı olarak Sin’i tanıyordu.
YORUMLAR